Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 13 gündür karakol yapımını protesto eden eylemciler medyada kendilerinden 'silahlı gruplar' olarak söz edilmesine tepki gösterdi.
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, 13 gündür karakol-kalekol yapımına karşı çıkan eylemciler karayolunu trafiğe kapatıyor. Bölgeden yapılan haberlerde zaman zaman eylemcilerin silah kullandıkları da belirtildi. Askeri kontrol noktasından geçiş izni alamayınca dağdan giderek eylemcilere ulaşan Taraf gazetesi muhabiri Bahar Kılıçgedik ise sivil bir direniş yaşandığını yazdı.
İşte o haber :
Diyarbakır’ın Lice İlçesi, 13 gündür eylemlere ev sahipliği yapıyor. Karakol-kalekol yapımına karşı çıkan eylemciler karayolunu trafiğe kapatıyor. Valilik bu göstericileri, “örgüte müzahir gruplar” olarak tanımlıyor. Basına servis edilen görüntülerde zırhlı araç içinden eylemcilerin olduğu tepe gösterildi, devletin gücü bütün ana haber bültenlerinde anlatıldı.
90’LI YILLARA YOLCULUK
Kalekol protestolarını ve çatışmaları yerinde görmek için Lice’ye doğru hareket ettik. Tigris gazetesi muhabiri İlyas Akengin ile bölgeye doğru yol aldık. Lice’ye geçişlere izin verilmediğini bildiğimizden, Hani yolunu kullanmak zorunda kalıyoruz. Bölgeye yakınlaştığımızı karşımıza çıkan zırhlı araçlardan anlıyoruz. Lice’de atmosfer 90’lı yılları andırıyor.
Hani İlçe Jandarma Karakolu’na yaklaştığımızda karayolunun güvenlik gerekçesi ile araç geçişine kapandığını görüyoruz. Hani’yi geçer geçmez Duru Karakolu’na bağlı askerler bizi durduruyor. Gazeteci olduğumuzu, eylemin yapıldığı yere gitmek istediğimizi söylediğimizde, karakola davet ediliyoruz.
Karakol komutanı başçavuş, izin konusunda bölgeden sorumlu komutanın karar verebileceğini belirtiyor. Ancak komutan talebi valiye iletecek. Eğer o da izin verirse alana gidebileceğiz.
'SÜREÇ OLMASA BİR SAATTE BİTİRİRİZ'
İzin gelmesini beklerken başçavuşla Lice’deki eylemi konuşuyoruz. Çoğu zaman süreç bozulmasın diye bazı olayları görmezlikten geldiklerini belirten başçavuş, “Süreç olmasa, bir saatte işlerini bitiririz” diyor. Ardından başçavuşa telefon geliyor. Güvenlik gerekçesiyle eylem alanına gitmemize izin verilmemiş. Eylem noktasında farklı yayın kuruluşlarından gazeteciler olduğunu söylememiz işe yaramıyor.
Askerin izin vermemesi farklı yollar aramamıza neden oluyor. Karakolun bulunduğu köye döndüğümüzde, evinin önünde oturan yaşlı bir teyzeye eylem yerini sorduk. Yola paralel dağları işaret eden teyze, ormandan geçersek alana varabileceğimizi anlatıyor. Ancak sonra kaybolmayalım diye bize eşlik etmeye karar veriyor.
BİZE DAĞ YOLU GÖRÜNDÜ
İsminin Servet olduğunu söyle teyzenin rehberliğinde eylemcilerin olduğu dağa tırmanmaya başladığımızda yanımdaki arkadaşa, “Aslında asker karayolunu kullanmamıza izin vermeyerek dağın yolunu bize gösterdi” demekten kendimi alamıyorum. Yolda bizim gibi eylem alanına giden kadınlarla karşılaşıyoruz.
Ormana giriyoruz. Dağda PKK’lı olup olmadığı bilinmez ancak bizimle beraber yürüyen, çevre köylerden gelip eyleme katılan kadınlardı. Kimisi tarladaki ekinini, kimi de çocuklarını evde bırakmış. Kürtçe şarkılar, zılgıtlar ve sloganlar atarak eylem alanına yürüyorlar. Eylem alanına yaklaştığımızda genç kadınlar yüzlerini yazmaları ile kapatmaya başlıyor. Eylemcilerde tedirginlik hâkim, sesi duyulan ancak görülmeyen İHA’nın tepemizde olduğunu anlatan eylemciler, “Dikkatli olun operasyon olabilir” sözleri ile birbirini uyarıyorlar.
EYLEMCİLERİN NOKTASINDAYIZ
Eylem noktası, sabah saatlerinde askerin anons yaptığı tepe. Zırhlı bir aracın içinden çekilen fotoğraf, “Sizi canlı kalkan yapmasına izin vermeyin” cümlesiyle birlikte basında yer almıştı. Tepede sıralanan yüzleri poşulu eylemciler, yoğun çatışmanın ardından dinlenmeye çekilmişti. Askeri araçla aramızdaki mesafe 1,5 kilometre kadar. Eylemcilerden biri eliyle askeri araçların yanında bulunan sivil araçları göstererek, “Onlar basın araçları. Bize oradan bakıyorlar” diyor ve ekliyor "Yaptıkları haberlerden sonra zaten buraya gelemezler”.
Gençler, yaşlılar, kadınlar çocuklar. Kimi şalvarı, kimi yazması, kimi elindeki bastonu ile eylem alnında.
ÖLÜME TANIK OLDUM
Eylemcilerin kaldığı alanda meşe ormanları ile dolu. Çevre köylerden toplanan gençler ağaçların ardında. Tepeden askerle bakan bir eylemciye “Neden buradasın” diye sorduğumuzda, “Ben 17 yaşındayım. Çatışmaya, savaşa, baskıya tanık oldum. Bu topraklarda çok kan döküldü. Süreç başladığından bu yana karakol yapımı hızlandı. Savaşa hazırlık var, biz burada yaşayan halk olarak bunu görüyoruz. Ben buna çok kızıyorum. Neden bu kadar savaşa yatırım yapıyorlar. Ben karakol yapımına karşı buradayım” diyor.
DOĞAYI KATLEDİYORLAR
Lice Kocaköy, Lice-Bingöl Genç ilçesi yolunun kapalı olduğunu belirten bir başka eylemci, meşe ormanını gösteriyor ve şunları söylüyor: “Sadece karakol yapmıyorlar. Güvenlik gerekçesi ile tüm ormanları katlediyorlar. Burası defalarca yakıldı. Yaş meşe kolay yanmadığı için bu defa ihale ile kesimini yaptılar. Bu dağlarda sürekli doğa katliamı yapılıyor. Buna neden kimse ses çıkarmıyor. Biz barışın kalıcı olması için buradayız.” Eylemciler, “Aranızda silahlı kişiler var mı? Askere silahla ateş açıldı mı” sorusuna karşılık gaz bombaları ve gerçek mermilere karşı kendilerini ses bombaları, taşlar ve molotof kokteylleriyle koruduklarını söyledi.
Söze katılan başka bir eylemci ise şunları söylüyor:
“Süreç deniliyor adım atılmıyor. Sürekli operasyon yapılıyor. Burada gerilla ile asker karşı karşıya gelse ölüm yaşansa kim suçlu olur. Biz barışın da yasal güvenceye alınmasını istiyoruz. Süreç yasal zemine kavuşsun eylem biter.”
Anneler Kürtçe “barış” diye bağırıyor
Geldiğimiz nokta Lice’nin Celki mıntıkası. Burada aralıklarla çatışmalar yaşanıyor. Elinde bastonu yaşlı bir amca, bir köşede oturan teyzeler, şalvarlı, etekli genç kadınlar eylem alanında. Anneler Kürtçe ‘barış, barış’ diye bağırıyor. Ellerini açarak, ‘Ne var elimizde, silah mı var? Barış olsun operasyon olmasın, karakol yapılmasın. Silahımız yok tek istediğimiz gençlerimizin üzerine gaz bombaları atmasınlar” sözleri ile tepkilerini dile getiriyor.
'Eylemciler sivil ve silahsız'
Lice Belediye Eşbaşkanı Harun Erkuş da kalabalığın arasında. Daha önce Lice’deki uyuşturucu sorununu konuştuğumuz Erkuş’la bu defa kalekol yapımını konuşmaya başlıyoruz. Konuşmasına, “Önceki sabah yüzlerce asker çadırımıza müdahale etti” sözleri ile başlayan Erkuş, “Yüzlerce gaz bombası atıldı. Bu defa kullanılan gaz fişekleri çok farklıydı. Çelik başlıklı gaz bombalarıydı. Gazın etkisinden yere yığılan anneler, kendinden geçenler oldu” diyor. Göstericilerin gaz bombasından dolayı belinden, sırtından, kafasından yaralandığını belirten Erkuş, “112 acil servisi aradık, ancak onlar da güvenlikleri açısından bölgeye gelemeyeceklerini söyleyince, yaralıları çevredeki köylere götürdük” diye anlatıyor.
Erkuş eylemcilerin yüzlerini neden kapattığı sorusuna şöyle yanıt veriyor: “Eylemciler Liceli, sivil halk. Yüzlerini kapatıyorlar çünkü tanınmak istemiyorlar. Tanınmaları durumunda hemen hemen hepsi ya gözaltına alınacak ya da sıkıntı yaşayacak.”
Erkuş, “Göstericilerin bulunduğu çadırdan askerlere ateş açıldığı iddiası var. Aranızda silahlı militanlar var mı” sorusuna karşılık çevredeki insanları gösterdi ve “Kimsenin elinde silah, uzun namlulu tüfek gördünüz mü? Ya da yol boyunca karşılaştığınız oldu mu? Bizim eylemimiz silahlara ve ölümlere karşı. Buradaki direniş, bütün hakların özgürlüğü içindir” dedi. Sonra da şöyle devam etti: “Halkın temel amacı, süreci korumak. Gerilla ve askerin öldürülmemesini, doğanın katledilmemesini, ormanların yakılmamasını, kalekol yapılmamasını istiyoruz. Bunlar, demokratik eylemler. Müdahale ile olay giderek tırmanıyor. Devlet hiç durmuyor. Anaların üzerine gaz bombası atıyor. Demokratik eylemlere sert müdahalelerde bulunuyor. Halk, devletin faşizan yaklaşımı ile karşı karşıya kalıyor. 2013’den bu yana 160’a yakın kalekol yapıldı. Halkın siyasi iktidara güveni için yasal çerçeve oluşturulması gerekir. Biz halk olarak iktidara güvenmiyoruz. Adım atmadığı, savaşa hazırlandığı için siyasi iktidara güvenimiz yok.”
Erkuş, eylemlerle sürecin provoke edildiği yönündeki yorumlara karşılık ise şunları söylüyor: “Olay basına yansıdığı gibi değil. Halkın karayolunu işgal edişinin nedeni barış sürecini sabote edenlere karşıdır. Tam aksine kalekol yapanlar barış sürecini provoke ediyor. Biz burada devlete çağrı yapıyoruz. Kalekol yapımını durduracaklarını söylesinler, eylemimize son verelim. Barışın yasal zemine kavuşması, yasal düzenleme ile güvence altına alınması halinde, devletin yapacağı karakollara karşı çıkmayacağız.”