Azerbaycan'da da basın oldukça zor günler geçiriyor. Son olarak RFE/RL radyosu basıldı ve gazeteciler gözaltına alındı. Bu radyonun çalışanlarından Arzu Geybullayeva durumu şöyle özetliyor: "Liderler güçlendikçe, gazetecilere
Türkiye 'de uzun süredir ifade özgürlüğü, hele gazetecilik alarm veriyor. Son dönemde yaşanan baskınlar, gözaltılar ve daha niceleri bunun daha da devam edeceğinin göstergesi.
Biz bugünlerde Türkiye'deki “paralel dava”larımızla uğraşırken bir yandan da Türkiye'nin Kafkaslardaki en büyük müttefiki, “kardeş” Azerbaycan'da da ifade özgürlüğü ayaklar altında.
Daha önce Akram Aylisli ile ilgili başlatılan linç kampanyası sebebiyle yaptığım haber dolayısı ile bir nebze olsun Türkiye medyasında bu ifade özgürlüğü sorununa dikkat çekmiştik.
Avrupa'nın en büyük bağımsız iletişim ağlarından biri olan Radio Free Europe/Radio Liberity (RFE/RL) yani Özgür Avrupa Radyosu, Azerbaycan'da zor günler geçiriyor.
Sadece RFE/RL çalışanları değil muhalif birçok gazete ve sivil toplum örgütü tehdit altında.
CERRY'NİN 'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ' TELEFONU
ABD Dışişleri Bakanı John Cerry'nin Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i ülkedeki politik tutuklular ve ifade özgürlüğü sorunlarına vurgu yapan telefon konuşması son dönemdeki olayları tetikledi.
Zaten ABD karşıtlığının yükselişte olduğu Azerbaycan'da bu telefon konuşmasından tam 5 gün sonra, Bakü'deki RFE/RL ofisine baskın yapan Azerbaycan polisi gazetecileri gözaltına aldı.
Uzun süre gözaltıların sebepleriyle ilgili bilgi verilmedi ancak dün sızan bir açıklamaya göre kurum ve çalışanlarla ilgili “para aklama”, “zimmete para geçirme” gibi suçlamaları yapılmış. Bundan önce ülkede kapatılan diğer yabancı kurumlar gibi.
Bu aslında ülkede uzun süredir devam eden baskıların bir üst seviyeye geçtiği bir dönem. Daha önce birçok tehditle karşılaşan ve şu anda RFE/RL'in Prag ofisinde çalışmalarını sürdüren Arzu Geybullayeva, Cerry'nin telefonunun ardından yaşanan süreci şu sözlerle anlatıyor:
“Şu son birkaç günde hükümet çalışanları batıya, özellikle de ABD'ye karşı çok açık gözdağı vermeye başladılar. Radyo mühürlendikten sonra kimisi 'gitsinler kendi ülkelerindeki sorunlara baksınlar', kimisi 'dünyanın en çok rüşvetinin döndüğü ülke ABD'nin kendisi' gibi mesajlar verdiler. Ayni zamanda genel bir tavır bu uzun zamandır Azerbaycan'da. Yani bu sadece RFE'nin kapatılması ile başlamadı bu tarz konuşmalar.”
Geybullayeva, yıl içerisinde Washington Merkezli sivil toplum kuruluşlarından IREX'in, ardından Reporters for safety and freedom, Media Rights Institute gibi kuruluşların da kapandığında dikkat çekiyor. Bir tanesini unuttum, Media Rights Institute.
Su an Azerbaycanda 15 yakin gazeteci ve blogger haber yapmak gibi sebeplerden icerdeler: “Zerkalo gazetesi günlükten haftalığa geçti ve Mayıs 2014'te de basılı yayını durdurdu. Azadliq gazetesi basılı yayını bıraktı. BBC, VOA ve RFERL radyo fm frekansları da 2008'de kapanmıştı.”
Peki Kafkasya'da ve özellikle Azerbaycan'dan son dönemde gazetecilere baskıların artmasının sebebi ne?
Geybullayeva'ya göre hükümetin başındaki liderler güçlendikçe baskı da artıyor:
“Çünkü bu ülkelerde yani özellikle Azerbaycan gibi ülkelerde liderlerin güçlenmesi demokrasinin gelişmesi değil tam tersine demokrasinin zayıflamasına sebep oluyor. Aliyev aslında bir kaç sene öncesinde bu kadar güçlü değildi. Son bir kaç yıldır zenginleştikçe ipin ucu kaçtı.”
Geybullayeva daha birkaç ay önce Agos gazetesine muhabirlik yaptığı için baskılar ve tehditlerle karşılaşmıştı. “Kimse konuşmasın farklılıklardan ve gerçeklerden diye yapıyorlar” diyor ve sürdürüyor:
“Hükümetin bu kadar baskıcı davranması aslında bir o kadar da korktuğu anlamına gelir. Yani benden korkuyor insanlar düşün, veya gençlik örgütlerinden. Gazetecilerden o kadar çok korkuyorlar ki onları susturmak için ellerinden geleni yapmaya hazırlar. Benim durumumda öyle oldu. Nasıl sustursak diye düşündüler, Ermeni konusunu kullanalım, Arzu'dan nefret etsinler, Arzu böylece susar diye düşündüler.”
SON ZAMANLARDA FARKLI BİR BASKI VAR
Azerbaycan'da medya uzun süredir baskı altında. 2008'de BBC ülkedeki FM radyo yayınını durdurmak zorunda kalmıştı.
“Ancak baskılar ağırlıklı olarak 2009 referandumu ve 2010 parlamento seçimlerinden sonra başladı. Öncesinde ise 2005 bir gazetecimiz evin kapısında vuruldu. Onu öldürenler hala dışarıda. 2007 tutuklamalar yapıldı. Son zamanlarda daha farklı bir baskı var, yani gazeteciler değil sadece hapse atılan, veya gazeteler değil kapatılanlar, aralarında sivil toplum örgütleri, yabancı kurumlar ve aktivistler de var” diyor Geybullayeva.
KHADİJA İSMAYİLOVA DAVASI
Azerbaycan'da bir diğer süren dava ise Aralık ayında tutuklanan Hatice İsmailova davası. Azerbaycan, siyasi yolsuzlukla ilgili araştırmalarıyla bilinen gazeteci İsmailova, iş arkadaşının “intihar girişimine neden olmak” iddiasıyla tutuklanmıştı.
İsmailova, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2014'te ilan ettiği “Haberin 100 Kahramanı”ndan biriydi.
“Tedbir” amaçlı olarak tutuklanan İsmailova'nın avukatı ev hapsi istemiyle mahkemeye başvursa da isteği geri çevrilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Azerbaycan'da yabancı karşıtlığı artarken ifade özgürlüğü sınırları giderek daralıyor. Rusya'da Putin'in muhaliflerini yargılatması ve tutuklatması küçük post Sovyet ülkelerine de sıçrayan bir diktatörlük dominosu yarattı gibi.