Meme kanseri dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türü. Yaklaşık olarak dünyada her yıl 1 milyon kadında meme kanseri tespit ediliyor. Her yıl 375 bin kadın da bu kanser nedeni ile hayatını kaybediyor. Türkiye’de de her 12 kadından birinin yaşamının herhangi bir döneminde meme kanseri gelişebilir. Prof. Dr. Hilal Ünal, tümör çapı 1 santimetreyi geçmeden ve koltuk altına yayılmadan, erken dönemde tanı konulmuş meme kanserli hastalarda uzun ve konforlu bir yaşam sağlayabildiklerine dikkat çekiyor. Kanserde erken tanı konulduğunda memenin alınmasına da gerek kalmıyor. Her kadın, hiçbir yakınması olmasa bile belirli aralıklarla meme taraması yaptırmalı ve kontrolden geçmeli. Meme kanserlerinin yüzde 70’ini hastalar kendi memelerini incelerken buluyor. Bu nedenle 20 yaş sonrasında; ayda bir kez, adet bittikten sonraki ilk hafta içinde, ayna karşısında her iki memenizi de gözden geçirin. Ayrıca meme ve koltuk altlarınızı düz bir yerde yatar durumda, elle muayene edin. Herhangi bir değişiklik fark ederseniz, zaman kaybetmeden meme hastalıklarıyla ilgilenen bir doktora başvurun. Her kadın 20-40 yaş arasında 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez klinik muayene için meme konusunda deneyimli bir genel cerraha başvurması öneriliyor. 18-30 yaş arasındaki genç kadınlarda birinci tanı yöntemi olarak ultrason kullanılır. Çünkü en deneyimli uzmanlar bile bu yaşta meme yapısı yoğun olduğu için, kitleleri tespit edemeyebilir. Bu nedenle kitle varlığı veya ağrı şikayetiyle başvuran genç hastalarda ultrason tercih edilir. Meme hastalıklarının değerlendirilmesinde x ışınları kullanılarak uygulanan bir görüntüleme yöntemi olan mamografi, meme kanseri tanısında ‘altın standart’ olarak kabul edilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 40 yaşından itibaren her kadının yılda bir kez tarama mamografisi çektirmesinin gerekliği olduğunu belirtiyor. Eğer ailenizden biri, örneğin anneniz, anneanneniz, teyzeniz, kız kardeşiniz, halanız veya babaanneniz meme kanserine yakalanmış ise riskli grupta yer alıyor olabilirsiniz.