Kadınlarda sıklıkla görülen miyomlar, rahim içinde bulunan iyi huylu tümörler olarak tanımlanıyor. Genetik faktörler, aile öyküsü, erken adet görme ve obezite gibi etkenler miyom oluşumuna neden olabiliyor.
Rahim duvarının düz kas hücrelerinden ve bağ dokusundan oluşan iyi huylu tümörler, miyom olarak adlandırılıyor. Çoğu zaman belirti vermeyen ve rahatsızlık yaratmayan bu tümörler, kadınların sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek şikayetlere yol açabiliyor. Yanı sıra miyomlar, yeri ve büyüklüklerine bağlı olarak hamile kalmayı da olumsuz etkileyebiliyor.
SIRT VE BACAK AĞRISI MİYOM BELİRTİSİ OLABİLİR!
Miyomlar rahmin üstünde, rahim kas tabakasında veya rahmin içinde olabiliyor. Bulunduğu yere ve büyülüğe göre şikayetlerin değişebileceğini belirten Prof. Dr. Turgut Var, miyomların belirtilerini şu şekilde sıraladı:
MİYOMLAR HAMİLE KALMAYI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİYOR
Miyom, genellikle kadınların 40'lı yaşlarında ortaya çıkıyor. Miyomların kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, birkaç faktörün miyomların oluşumunda rol oynadığını düşünülüyor.
Östrojen hormonunun, miyomların büyümesinde etkili olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Turgut Var: “Genetik faktörler, aile öyküsü, erken adet görme ve obezite gibi faktörler de miyom oluşumuna neden olabiliyor” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Miyomlar yeri ve büyüklüklerine bağlı olarak hamile kalmayı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca gebe hastalarda kanama, düşük ve erken doğum gibi problemlere neden olabilir.”
MİYOM KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ?
Prof. Dr. Turgut Var, halk arasından oldukça merak edilen bir konu olan ‘miyomun kansere dönüşüp dönüşmemesi’ ile ilgili de şu açıklamaları yaptı: “Miyomlar, iyi huylu tümörlerdir ve kanserleşmezler. Ameliyat sonrası patolojisi sarkom (rahim kanseri) ise o baştan beri kanserdir ve sarkomlar nadir görülen tümörlerdir.”
DÜZENLİ KONTROL VE TAKİP ÖNEMLİ!
Miyom tanısının, fiziksel muayene ve görüntüleme testleri ile konulabildiğini söyleyen Prof. Dr. Turgut Var, “Pelvik muayene yapılarak miyomların varlığı tespit edebiliyor. Rahimde ve pelvik bölgede sertlikler ve nodüller hissedilebiliyor. Ultrasonografi, miyomların boyutunu ve konumunu belirlemek için en sık kullanılan görüntüleme testi. Ayrıca, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) da teşhiste kullanılabiliyor. Miyomların çoğu hiçbir belirti vermez ve rahatsızlık yaratmaz. Bu hastalar 6 ay ara ile ultrason ile takip edilmelidir. Miyomlar kanama, pelvik ağrı ve bası bulguları yaparsa ve çok hızlı büyüyorsa mutlaka cerrahi tedaviye başvurulması gerekir.” diye konuştu.
TEDAVİ YÖNTEMİ MİYOMUN BÜYÜKLÜĞÜNE VE YERLEŞİM YERİNE GÖRE BELİRLENİYOR
Miyoma bağlı kanamalarda kanamayı kesmek ve azaltmak için hormonal tedaviler kullanıldığını aktaran Prof. Dr. Turgut Var, miyom tedavisi hakkında ise şunları kaydetti:
“Miyomun tedavisi myomektomidir. Myomektomi açık ameliyat, laparoskopi (kapalı ameliyat) ve histeroskopi (histereskop adı verilen ince, ışıklı ve esnek tüp kullanılarak rahmin iç duvarındaki miyomlar için uygulanan işlem) ile yapılabiliyor. Miyomun büyüklüğüne, sayısına ve yerleşim yerine göre bu yöntemlerden biri seçilebiliyor. Menopoza yakın dönemlerde histerektomi de uygulanabilir bir yöntem.”