Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'a bağlı Okaz gazetesi, “Müslümanların ilk kıblesi Kudüs’te değil. Mescid-i Aksa da Kudüs’te değil” diyerek kutsal şehrin Müslümanlar nezdindeki sembolik önemini azaltmaya çalıştı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin İsrail ile normalleşmeye yeşil ışık yaktığı günlerde medyası da boş durmuyor. Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’a bağlı Okaz gazetesinin yazarı Usame Yamani makalesinde “Kuran’da belirtildiği gibi Mescid-i Aksa Kudüs’te değildir” ifadelerini kullandı.
Yamani makalesinde şu akıl almaz ifadeler yer aldı: “Mescid-i Aksa’nın Filistin’de olduğuna inanılmasının nedeni, birçok tarih ve tefsir kitabının Mescid-i Aksa’nın işgal altındaki Kudüs’te bulunduğunun yazılmasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v)‘in sözünü ettiği Mescid-i Aksa, Filistin’de değil, Mekke ile Taif arasındaki el-Cairane bölgesinde bulunuyor. Mescid-i Aksa, Resul-ü Ekrem’in (s.a.v) ve halifelerin döneminde de bu isimle olmadığı gibi Filistin’de değildir. Beyt’ül Mukaddes bir şehirdir ve Mescid-i Aksa bir mescittir.”
Suudi yazar, makalesinde Kudüs’ün Müslümanların ilk kıblesi olduğu konusunda bir fikir birliği olmadığını öne sürdü ve bunu kendince şu ifadelerle kanıtlamaya çalıştı: “Kudüs sıradan bir şehirdir. Kudüs, Allah’ın Muhammed’e ve halifelere verdiği görevlerde belirtilen Mescid-i Aksa değildir. Mescid-i Aksa bir camidir. Müslümanlar namaz kılarken Mescid-i Aksa yönüne bakmıyorlar’’ dedi.
Mesci-i Aksa’nın ilk kıble olmaması iddiasını ise Emevi hanedanından beşinci halife Abdülmelik ile destekleyen Yamani, şunları ifadeleri kullandı: ‘‘Abdülmelik bin Mervan H. 691 tarihinde Sohre Camii’nin kubbesin yaptırdı. Bu kubbeyi Abdullah bin Zübeyr’in isyan etmesinden dokuz yıl sonra inşa etti ve böylece yerel halkın Mekke’ye hacca gitmesini engelledi. O aşamada, Abdülmelik namazın yönünü Kudüs’e doğru değiştirdi’’
Usame Yamani’nin bu akıl almaz ifadeleri büyük bir tepki gördü. Analistler, yazarlar ve aktivistler bu iddiaların Filistin davasını görmezden gelen Suudi rejiminin İsrail ile normalleşmesini desteklemek için ortaya atıldığını belirttiler. Suudi medyası bu tip haberler ve makalelerle İsrail ile normalleşme konusunda Suudi kamuoyunu uzun zamandır yönlendirmeye çalışıyor.
Körfez’de ‘normalleşme’ adıyla başlayan İsrail açılımı tamamen kontrolünü kaybetti. Geçtiğimiz haftalarda da Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) Veliaht Prens Muhammed bin Zayed’in sözde gazetecisi Hamad Al Mazrouei, Peygamber Efendimiz’e (S.A.V.) suçlamalar yöneltmişti. Peygamber Efendimize ‘Hayber’de Yahudilere haksızlık etme’ iftirasını atan Mazrouei, “Onları Medine’den kovdu. 629’da Medine’den ihraç edilen Hayber Yahudileri için İsrail’den özür diliyorum” ifadelerini kullanmıştı.
İsrail’in gazetesi Haaretz’in haberine göre Suudi Veliahdı Muhammed bin Salman’ın İsrailli yakın dostu Haim Saban’a tıpkı Emirlikler ve Bahreyn gibi İsrail’le ilişkileri normalleştirmek istediğini; ancak Katar’dan ve kendi halkının tepkisinden korktuğunu söylediğini öne sürmüştü. The Foundation for Ethnic Understanding’ın başkanı Amerikalı haham Mark Schneier, Suudi prens Halid bin Selman’dan naklen, Suudi Krallığı’nın İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesinin sadece bir “zaman meselesi” olduğunu duyurmuştu.