AB, ABD ve NATO’nun Ukrayna’yı gazlaması sonucu patlak veren kriz savaşa dönüşürken Haçlı Batı, Kiev yönetimini yapayalnız bıraktı. ABD Başkanı Biden, “Ukrayna halkı için dua ediyoruz” demekle yetinirken, NATO cılız açıklamaların ötesine gidemedi.
Rusya’nın Ukrayna’nın doğusundaki Donbask bölgesine askeri müdahaleye start vermesiyle kriz zirve yaparken, Batı yine güçsüz ve çaresiz halde... AB, ABD ve NATO’nun savaş kışkırtması yapıp Ukrayna’yı gazlaması sonucu patlak veren kriz, Rusya’nın Donbas bölgesine silahlı müdahalesiyle savaşa dönüşürken Haçlı Batı, Kiev yönetimini yapayalnız bıraktı.
ABD Başkanı Biden, “Ukrayna halkı için dua ediyoruz” demekle yetinirken, Ukrayna’yı üyeliğe alma gündemi oluşturan NATO’dan da cılız sesler yükseliyor. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesini durduramayan, Suriye’ye girmesini engelleyemeyen NATO/AB bloku, şimdi Ukrayna’da Putin’in hamlesini savaş filmi seyrediyor. Rus yayılmacılığına karşı ambargo harici bir yaptırım argümanı oluşturamayan ABD, Avrupa ve NATO’nun konvansiyonel olarak zayıf olduğunun bir kez daha görüldüğüne işaret eden uzmanlar, Moskova’ya yönelik yaptırımların Türki cumhuriyetlerine olumsuz tesirinin olacağına dikkat çekiyor. Türkiye’nin krizi çözebilecek tek merkez olduğunu kaydeden stratejistler, Ankara’nın denge politikası yürüterek savaşın bitirilmesi için arabuluculuk hamlelerini kararlılıkla hayata geçirmesi gerektiğini söylüyor.
Akit’e konuşan Stratejik Düşünce Enstitüsü Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Mithat Işık, bölgede kırılma noktasının Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ile başladığını, ABD’nin yanlış politikasıyla ilerlediğini belirterek, şunları dile getirdi: “NATO’nun konvansiyonel savaş yapma gücü gitgide zayıflıyor. Çünkü bir araya gelmesi zor olan 30 ülkenin her birinin farklı görüşleri ve farklı menfaatleri var. Ayrıca bu ülkelerde halk böyle bir savaşa katılmayı da istemiyor. Avrupa bu hamleyi yine kınamakla yetinecektir. Ve Rusya, Donbask bölgesini kontrol altına aldıktan sonra burayı Kırım’la karadan bağlayacaktır.” Fransa’nın ‘NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir’ söyleminin doğru olduğunu vurgulayan Işık, şöyle devam etti: “Ne NATO’nun ne ABD’nin müdahale edip de kazanabildiği bir savaş yok. Vietnam’da kaybettilier, Irak’ta kaybettiler, Afganistan’da kaybettiler, Suriye’de de kaybetmek üzereler. Bu haliyle Türkiye’ye S-400 konusunda akıl vermeye kalkışmalarının ne kadar ciddiyetten uzak olduğunu da görüyoruz. NATO’nun kendisine çekidüzen vermesi lazım.” Ankara’nın tavrının ne olması gerektiği hususunda da fikir beyan eden Işık, şunları aktardı: “Türkiye kesinlikle Avrupa ve NATO’nun dolduruşuna gelmeyip kendi ulusal çıkarlarını düşünmelidir. Krizi çözebilecek tek merkez olan Türkiye, denge politikası yürüterek savaşın bir an önce bitirilmesi için arabuluculuk hamlelerini kararlılıkla hayata geçirmesi gerekmektedir.”
Krizi farklı bir perspektifle yorumlayan Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek de, şunları ifade etti: “Rusya’nın ne yapacağı hiç belli değil. Moskova, kendisi için stratejik gördüğü her yeri kontrol etmek istiyor. 1945’te Boğazları almakla tehdit ettiklerinden sonra Türkiye NATO’ya girmişti. Bu tehdit devam da ediyor. Amerika’ya karşıyız ama Putinci de olmamalıyız.” Türki cumhuriyetlerin tehdit altında olduğunu vurgulayan Çiçek, şu uyarılarda bulundu: “Putin resmen Ukrayna’ya ‘1917’den önce siz yoktunuz, şu anda da olmanız için bir sebep yok’ diyor. Bu mantıkla Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan güvende olabilir mi? Elbette ki hayır. Ayrıca şu an Rusya’ya ambargodan söz ediliyor. İhracatı engelleyip Rusya’ya ekonomik sıkıştırma planlanıyor. Ama Rusya altına ihtiyaç duyarsa Kazakistan’a musallat olur. Doğal gaza ihtiyaç duyarsa Türkmenistan’a musallat olacak. Türkmenistan gazı Azerbaycan vasıtasıyla Hazar Denizi üzerinden Türkiye’ye ihraç edilmeye başlamışken, Rusya’ya olası ambargoda, Türkmenistan’a ‘Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz iletmeyi bırak’ diye baskı yapabilir. Türki cumhuriyetler açısından bakarsak bu kriz karşısında asla rahat olmamamız lazım.”