‘Rekor’ albümünden sonra müzik çalışmalarını aralıksız sürdüren Demet Akalın, yıllardır çalıştığı Seyhan Müzik’ten ayrılıp, yeni şirketi DMC’ye geçti ve hemen yeni albüm için çalışmaya başladı.
Emrah Karaduman’ın albümünde konuk isim olarak söylediği ‘İntikam’ şarkısı ile de listelerde üst sıralara yerleşen sanatçı, bu yaza yepyeni bir albümle giriyor. Demet Akalın’ın dokuzuncu albümü ‘Pırlanta’ 19 Haziran Cuma günü DMC Müzik etiketi ile hem müzik marketler hem de dijital ortamlarda satışa sunuldu. 14 şarkıdan oluşan albüm; Sezen Aksu, Sinan Akçıl, Erdem Kınay, İrfan Özata, Aslı Zen, Ayda Çelik gibi müzisyenlerden alınan yepyeni şarkılardan oluşuyor. Albümden ilk klip ‘Gölge’ adlı şarkıya, Sedat Doğan yönetmenliğinde Brezilya’da çekildi. Temmuz ayında TV8’de başlayacak Acun Ilıcalı’nın yeni formatı ‘Rising Star’ yarışmasında ise jüri üyesi olan Demet Akalın, bu yılın ikinci yarısı ekranda da sevenleri ile buluşacak...
Arzu ÇAĞLAN
Sevgili Demet Akalın’ın yeni albümü için Acarkent’te bulunan Five O’Clock Tea adlı kafenin önüne yaklaşıp, park etmeye çalışırken, Demet de kendi cipini park ediyordu. Hemen, “Atla!” dedi. Mastering’den yeni gelen albümünü koydu ve dinlemeye başladık. Birkaç şarkı için fikrimi sordu, ben de söyledim. Bu onun, benim kulağımın uğuruna inandığı bir şeydir, inşallah bu sefer de öyle çıkar. Kafeden içeri girdiğimizde kahveler söylendi, yedik, içtik. Demet, o gün çok formundaydı, bayağı bir kopmuşuz. Ben de güle oynaya geri dönerken, bir baktım selfie yapmayı unutmuşuz. Bu sefer evine gittim. Biraz da orada konuşurken Hira uyandı. Aman, ne tatlı bir şey öyle! Uyku mahmuru olduğu için türlü şaklabanlık yaptım beni takmadı ama bahçeye gelen kediyi görünce sevinç çığlıkları atmaya başladı. “Hayvanlara çok düşkün, bahçedeki çiçekleri bile öpen sevgi dolu bir çocuk” diyor Demet. Hira gerçekten de öyle… Ben Demet’i çok mutlu ve sakin gördüm. Hira onu bambaşka bir insan yapmış. Onun her zamanki dobralığı ile yeni albümünden ailesine ve kereviz sapı rejimine kadar her şeyi anlattığı röportajımızı zevkle okuyacağınıza eminim...
Bir falcı sana “Bu hafta çıkarma, uğursuz zaman” dedi diye yeni albümünün çıkışını ertelendiğin doğru mu?
Yok canım, ne falcısı! Ülkenin durumu, seçimler falan vardı, bekleyelim dedik. Bir de Sinan’ın şarkısı son dakikada geldi. Bilirsin, ben bu şarkı matematiği olayından anlamam. Bir de Sinan’ın (Akçıl) şarkısı son anda girince, albüm iyice gecikti. Demez mi Sinan “Hira’ya yaptığım şarkıdan Ebru’ya barışma şarkısı yaptım” diye!
Bir dakika, dur dur! Hira’ya yaptığı şarkıyı nasıl değiştirmiş?
Dur şimdi baştan anlatayım. Kimse bilmiyor tabii olup biteni. Ben bir video gönderdim. Hira videoda Sinan’ın şarkısıyla nay nay yapıyor, yani dans ediyor. Bu da soğuk adam ya, ha görsün azıcık, yumuşasın dedim. Baktım beş saat sonra, Hira için bir şarkı yapmış. Ay, aman ne güzel derken, birkaç gün sonra kalkıp demez mi: “Hira’ya yaptığım şarkıyı Ebruya barışma şarkısı yaptım”. “Oğlum Sinan” dedim, “sen nasıl bir adamsın” (kahkahalar)...
O da az değil yani.
Bir gün oturduk onun bestelerini dinliyoruz. Sonra bu var, o var, bu var... Sıra bu ‘Ders Olsun’ şarkısına geldi, “Sinan, bak bu şarkı benim” dedim. “Hayır, olmaz” falan dedi ama “Sinan beni delirtme” dedim, şarkıyı aldım. Birkaç tane aranje yapıldı, baktım istediğim gibi olmuyor. Sonra Volga’ya mı yaptırsak acaba dediler. Volga “Benim konserlerim var, çok yoğunum, yetiştiremem” demez mi! Hemen çikolatalarım alındı. Sinan hadi, kalk. Volga’nın ofisine yürü” dedim (kahkahalar) Koştur, koştur gittik, zaten o çoktan bir şeyler yapmaya başlamıştı bile... Bir gaz, bir gaz. Gaz şirketi kuracağım yakında (kahkahalar)... O günkü stüdyo enerjisinden Sinan üç, Volga bir yeni şarkı daha yaptı. Sinan “Senin nasıl bir enerjin var öyle” diyor... Üçümüz de çok titiziz, onu azcık açsak mı, bunu şuraya eklesek mi, bizi bir görsen o gün…
Sen eskiden stüdyoda bu kadar karışmazdın...
Yok valla, şimdi karışıyorum. Çünkü hep bir şey duymak istiyorsun, Kulak duymak istiyor, şurada bu olsun... Gerçekten çok da güzel yaptı Volga. Oysa ben ‘Gölge’ şarkımla çıkacaktım, klibini bile çekmiştik. Bak, inan bu Brezilya falan yurt dışında klip çekme şeyleri, sırf işin havasından. Ne o Brezilya’ya gitti! Yoksa bizde Mardin, Trabzon, Kapadokya’da ne yerler var oysa. Kafayı taktım, bir sonraki klibimi mutlaka Mardin’de çekeceğim.
Sen Anadolu’da hiç klip çekmemiş miydin?
Yok, hep Bodrum, İstanbul, Antalya... Konserler nedeniyle deli gibi yerler geziyorum artık. Özellikle Mardin’e bayılıyorum.
Brezilya’nın nesini sevmedin?
Bak, özel uçak tuttum, hadi Brezilya’ya tatile gidiyoruz desen, bir milyon da para versen, yok canım sağ ol, paran cebinde kalsın derim! Bu kadar manasız bir yer hayatımda görmedim! Belki sezonu değildi. Ben hem bizim ekibe de birkaç gün tatil olsun hem de değişik bir klip olsun istemiştim. Hiçbir şey göremedim yahu… Plaja indim “Peki nerede o dar kalçalı kızlar?” dedim. Allah, Allah, ortada o tarz hiç kimse yok! Bizim Şile plajı bile daha güzel, daha eğlencelidir.
Bayağı yoğun çalışmışsınız yeni albüme.
Albüme bir sürü şarkı yap, aranjeleri falan derken, birkaç kafa ismin şarkısı yetişmedi, onları albüme koyamadım. N’apalım artık, bir sonraki albüme girecek o şarkılar. Ya var ya, artık bildiğin Demet değilim; kafayı sıyırdım, çok çalıştım bu albüme, çok... Her şeyi bilmek zorunda değilsin ama ben de böyle titizim işte. Biliyorsun, bir de şirket değiştirdim. DMC benim çalışkanlığımı bilmiyor. Ben sabah 9.00 olunca matbaadayım, matbaanın patronu 9.30’da gelince bana bir hey heyler geliyor yani (kahkahalar). Ben bu çalışkanlık konusunda eskiden kendime rakip bir Gülben’i (Ergen) görüyordum. Allah’tan o da kitap işine sardı, yazar oldu! Deli derecesinde titizim. Çünkü hem sokaktaki insan gibi düşünüyorum hem şarkıcı gibi düşünüyorum hem de evimdeki kadınım. Her şeyi bir anda götürmeye çalışınca, bir süre sonra şalterler boşa dönmeye başlıyor.
Müzik hayatında iki yenilik var. DMC gibi seni daha yukarıya taşıyacak büyük bir şirketle çalışmaya başladın. Bir de Sinan Akçıl gibi, çok gözde bir besteciyi transfer ettin. Bu iki değişiklik ‘Pırlanta’ albümüne nasıl yansıdı?
Yıllar önce Sinan bana bir aşk şarkısı yapmıştı. Bu onunla ilk çalışmamız değil aslında...
Vallahi hatırlamıyorum.
Hatırlanmaz çünkü mutlu aşk şarkısıydı. Bana olmuyor mutlu şarkılar, gitmiyor. DMC’ye geçişim ise biraz çalkantılı bir süreç olmuştu. 10 sene geçince insan bazı yüklerin omzundan alınmasını istiyor. Benim eşim prodüktör değil ama Allah razı olsun; ‘Rekor’ albümü sırasında besteciler, diğer işler derken hep tampon görevini o yaptı. “Seni yazayım mı co-prodüktör olarak?” diyordum zaten. O da “Aşkım saçmalama” diyordu. Eş vasfından ayrı, eşimin o zamanlar ciddi bir desteği olmuştu. Ben bunun üstümden alınmasını istedim. Eski patronum Bülent Bey ile biraz bu yüzden gerildim. O kafasında beni hiç bırakmayacağını düşünüyordu, ben de hiç gideceğimi düşünmüyordum. İkimizin de birbirimizde çok emeğimiz var, ikimiz de birbirimizin çok ekmeğini yedik. O nedenle nahoş ayrılmadım ama gidişim yine de pek hoş olmadı. Onun için DMC yeni bir şirket, dediğin gibi güçlü bir şirket. Ama Samsun Bey’le de biraz takıştığımız oluyor. Ben her şeyi çok hızlı düşünüyorum, onun da çok sanatçısı var. Bana kalsa ben ayın 10’unda çıkardım ama onlar i-Tunes, CD, klip; bütün her şey aynı anda, her yerde olacak diyorlar. Samsun Bey, “DMC’nin bu farkını göreceksiniz” dedi. Hayatımda ilk kez bir ‘Demet Akalın Team’ (Demet Akalın takımı) benim için harıl, harıl çalışıyor...
Yeri gelmişken sorayım. Hande Yener’in plakçısı Polat Yağcı sen ve Emrah Karaduman’ın ‘İntikam’ şarkınız için böyle iddialarda bulundu. Ne diyeceksin?
O konu için DMC’nin avukatları devreye girdi. Konu şu anda mahkemeye sevk edildi. Çünkü Demet Akalın’ın adının yanında ‘sahtekar’ ve ‘sahte’ sözcükleri asla geçemez! Ben geri zekalı mıyım, sahte tıklamalara para vereceğim? O zaman ‘Türkan’ gibi bomba bir şarkıyı 50 milyonda mı bırakırım? 200 milyon, desen şaşırmaz kimse. Ben Emrah Karaduman benimle çalışıyor, orkestramda yer alıyor, ona bir güzellik olsun diye bu şarkıyı okudum. Bu arada biz dokuz sene önce de çalışmıştık, hani “İlk defa mı?” diyenler de öğrensin (kahkahalar). Hatta ona bir akıl da verdim. “Bak Emrah” dedim, “Ben, Hadise, İrem, bütün kadınları topla, öyle bir klip çek. Büyük koparsın” dedim. Ama olmadı, çekemedi. Benim adımı duyunca birileri kabul etmemiş. Artık kimse o!
Kızım alemsin; Taylor Swift bu ay aynısı yaptı. Sırf ünlü kadın arkadaşlarıyla bir klip çekti. Olay oldu. Valla süper bir yaratıcılığın var.
Deme, Taylor mu yaptı! Desene bende Taylor kafası var (kahkahalar). Reklam kafam da çok iyi basar haaa! Biz ‘İntikam’ klibini aralık ayında çektik. İnanamazsın, klip çıktı, baktım yok sahte tıklama, yok böyle, kıskançlıktan ortalık karıştı. Oysa o çerez bir şeydi. Artık onda o kadar delirdiler, bakalım albümde ne yapacaklar? Ben bana yardım etmiş, benimle çalışmış insanların başarılarıyla ancak gurur duyabilirim. Benim yanımdaki insan daha da büyüsün isterim, bu beni de büyütür. Ben herkese iyilik yapmayı severim. Bazen Erdem’e (Kınay) diyorum ki, “Yaz beni bir konserine. Sana no charge”… Erdem de neeee diyor, neee… Benim güzellik anlayışım bu. Ben hiçbir şeyin altında kalmak istemem.
Bu albümün senin en için en önemli noktası ne?
Bu albümde benim için en önemli olay, bir Sezen Aksu şarkısı okumaktır. Yıllardır “Demet, olacak, bir gün okuyacaksın” diyordu. Biliyorsun, bana daha önce de birkaç şarkı hazırlamıştı ama olmadı. O kadar şeker bir kadın ki! Sezen Aksu, o kadar büyük bir kadın ki, onun deryasında bir damla olabilsek Allah’ım diyeceğim yani! Benim için çok yüce bir kadın. Herkes için öyle ama benim için dev bir kadın. Bu şarkıyı bana yapmış, “Hadi gel, oku” dedi. “Aaa, olmaz” dedim, “Uğurlu eşofmanım yok, ben şu an makyajlıyım, giremem böyle stüdyoya” dedim. Ama dinlemedi, çabuk kalk gel dedi. Ben de, sünnet olacak çocuklar var ya, aynen öyle girdim, okuyorum. Stüdyonun camekanına yaklaştı ama içeride de birileriyle konuşuyor... Ben ne konuşuyorlar anlayamıyorum tabii.. “Eyvah” dedim, “Bittik”! “Gel, gel” dedi, girdim gözünün içine bakıyorum, ne diyecek diye. “Bunlar yalan söylemez” dedi, kolundaki tüyleri gösterdi! “Bak” dedi, “Diken diken oldular”...
Adı ne şarkının?
Şarkının adı ‘Bekleyemedin mi’… “Bekleyemedin mi, üç-beş ay olsun bari senesi dolsun”...
Maşallah, yani yine giderli.
Ceceli’nin kötü bir unvanı var, ona şarkıyı verirsin iki ay gelmez. Şarkı iki günde geldi. O da diyor ki “Bak arkadaşım, kötü unvanımı sildim”.
‘Türkan’ gibi bir şarkı var mı?
Var, hem de iki tane var. Ama Türkan’ın bestecisi Ayda’dan bu kez slow bir şarkı aldım. Ayda’nın geçen gün evi boşmuş, tadilat varmış. Açmış benim okuduğum şarkıyı dinliyormuş. Telefon etti “Şarkımı bu kadar güzel okuduğun için teşekkür ederim” dedi. Ben afalladım “Nee, benim sana teşekkür etmem gerekirken, sen mi bana ediyorsun?” dedim. Hani, ‘gay şarkısı’ diyorlar ya, öyle bir şarkı da yaptık. Gay’lerin kullandığı esprili bir sözcük vardır; ‘Günaydın Abla’. O çok eğlenceli bir şarkı oldu. ‘Matmazel’ diye yine bir şarkım daha var, bizim Aslızen, yaptı. O da çok bomba, çok eğleniyoruz. Ben artık ‘Türkan’dan sonra eğlenceli şarkı yapamacağım diye dertleniyordum. Hatta, ‘Türkan’ ilk geldiğinde, Türkan Şoray’ın önüne geçer diye istememiştim ama sonra herkes çok sevdi şarkıyı. Artık iki sene falan albüm yapmam, bu sefer çok yoruldum. Hayatımdaki en yorucu albümüm bu oldu.
RÖPORTAJIN DEVAMI HAFTA SONU DERGİSİ 25/2015 SAYISINDA...