Nilgün Belgün, güler yüzü, şen kahkahası, içtenliğiyle tam olarak ekranda gördüğümüz o kadın. “Ne eski kocalarım, ne memleketin hali, ne de başka bir şey benim neşemi bozabilir” diyor.
Hayat zorlaştı; özellikle maddi olarak çok zorlaştı. Ben bir tiyatro oyuncusuyum, benim için de zorlaştı ama hayatımdan her zaman memnunum, mutluyum, hep sevgi doluyum, neşeliyim. Yapım böyle; böyle yaratılmışım. Neşemi ne eski kocalarım, ne sevgililerim, ne iş hayatım, ne de memleketin hali bozabildi bugüne kadar.
Bekir Aksoy ile oynadığınız yeni oyununuz, ‘Kalpten Kalbe’ geçtiğimiz hafta perde açtı. Nasıl bir oyun?
Dokuz sene sonra bir oyuna karar verdim nihayet. Müzikli bir romantik komedi. Üç farklı hikayeyi anlatıyoruz ve üç farklı karakteri oynuyoruz. Alışılmış bir hikaye değil. Kadın erkek ilişkilerini anlatan bir uyarlama. Bu oyunda benim asıl hoşuma giden umut ve sevgi dolu olması, iyi hisler uyandırması. Hepimizin iyi hislere ihtiyacı var.
BENİM İÇİN PARA ARAÇTIR, AMAÇ DEĞİL
Bir yandan da yıllardır kapalı gişe oynayan ‘Aşk ve Komedi’ oyununuz devam ediyor… Televizyonun bu kadar rağbet gördüğü bir dönemde ısrarla tiyatro yapmanız hem çok saygı uyandırıyor hem de biraz ‘deli işi’ gibi geliyor…
Deli işi, çok haklısın. Ama ben hep zorun peşindeyim. Kendim sahneledim, sponsoru benim. Her şeyini ben yaptım. Para harcadım ama karşılığını da seyircimden aldım. Dokuz yıldır hiç dizide oynamıyorum. Dizi olmadan tiyatrocu olarak o salonu dolduruyorum çünkü ben tiyatrocuyum. Tiyatro oyuncusu Nilgün Belgün’üm. Çok emek verdim, 46 yıllık tiyatro oyuncusuyum.
İnsan maddi açıdan fazlasını istemez mi?
Benim için para araçtır, amaç değil. Tiyatrodan geçiniyorum. Bana yetiyor. Lüks bir hayatım yok, mütevazı bir evdeyim. Villalarda yaşamıyorum. Kadın programı yaptım zamanında, çok tutmuştu. O zaman televizyondan da para kazandım ama hiçbir zaman onu kovalamadım.
ESKİ EŞLERİM DEPREM OLSA İLK BENİ ARARLAR, DEMİRBAŞ MUAMELESİ GÖRÜYORUM
Tiyatro konusundaki istikrarınız hayatta başka hangi konularda var?
Üç kez evlenip ayrıldığıma göre, özel hayatta istikrar tutturamadım. (Gülüyor) Gerçi ikinci eşimle iki kez evlendim, o yüzden dört koca zannedenler oluyor, halbuki üç ayrı eş ama biriyle iki kez evlendim. İşte daha başarılıyım ama üç eşimle de çok düzgün ayrıldım. Kavga dövüş hiç sevmem zaten. Hepsiyle dostum. Hatta ne zaman bir deprem olsa, bir yangın olsa ilk beni ararlar, “İyi misin?” diye. Demirbaş eşya muamelesi görüyorum. (Gülüyor)
Çok sevilmişsiniz demek ki…
Çok sevildim. Hiçbir eşimden hakareti, şiddeti geç, en küçük saygısızlık görmedim. Zaten öyle biriyle evlenmezdim. Her zaman kendi karakterime uygun insanlar seçtim. Benim mantığım ve duygum çok yan yana gider. Bir süre aklım firar etse bile hemen toparlarım ama gerçekten kıskanılacak aşklar yaşadım. Hem evlendiğim kişilerle hem de 40 yaşımda özel biriyle 10 yıl süren bir aşk yaşadım ki zaten gerçek aşkımdır o benim. Şu an bakıyorum aşk yok. Aşk değil bu yaşananlar.
Neden yok?
Eski erkekler de yok, eski kadınlar da yok. Herkes birbirini aldatıyor, birbirine yalan söylüyor. Birbirinin parasında gözü… Hiç anlam veremediğim şeyler. Vicdan, dürüstlük… Kimse bunlarla ilgilenmiyor artık. Adam zengin mi? Benim istediğim şeyleri bana alır mı? Bunlar yanlış hayaller. Doğru insan böyle yakalanmaz.
ÖZGÜRLÜKTEN ANLADIĞIM BARDAN ADAM KALDIRMAK DEĞİL
Özgürlüğüne çok düşkün bir kadınsınız, değil mi?
Çok doğru. Ama özgürlükten kastım öyle sürekli sokaklarda gezmek, bardan adam kaldırmak değil. (Gülüyor) Kendimi beğeniyorum ve saygı duyuyorum; buraya kadar kendimi tek başıma getirdiğim için, saçmalamadığım için... Hayatımda hiçbir yere, hiç kimseye yaranmaya çalışmadım. Para, pul hiçbir şey beni esir alamaz. Bunlarla işim olmaz. Özgüvenliyim. Bu kendini beğenmişlik değil asla, neysem oyum.
BİR ERKEK BRAD PITT OLSA İLK ADIMI ATMAM KENDİMİ KADIN GİBİ HİSSETMEK İSTERİM
İkili ilişkide dominant yanlarınız var mıdır?
Var biraz, dominant bir kadınım. Öyle lüzumsuz kıskançlıklarım yoktur. Ama onurumla oynamaya kalkarsa, benim yanımda saçmalarsa haddini bildiririm. “Kendine gel” derim. Öbür türlü yanımdaki erkeğin hoş olmasını, iyi giyinmesini, herkesin onu beğenmesini isterim. Hoşuma da gider.
Çok beğendiğiniz birine karşı ilk adımı atar mısınız?
Karşımdaki Brad Pitt olsa ilk adımı atmam. Her şeyi erkekten beklerim. Ben sadece davranışımla beğendiğimi belli ederim. Daima kendimi kadın hissetmek isterim. Öyle erkek gibi “Gel bu gece gidelim” falan, bunlardan hiç hoşlanmam. Nasıl bir hareket bu? Feminist kadınların işi mi, hiç bilmiyorum. Ben kendimi kadın gibi hissetmek isterim. Artık ne yapacaksa? Kur mu yapacak, çiçek mi yollayacak? O, ona kalmış.
“HİÇBİR ERKEK AĞLAYAN, SIZLAYAN, AYAKLARINA YAPIŞAN KADINDAN HOŞLANMAZ”
Romantiksiniz de o zaman biraz…
Aptal romantiklerden değilim. “O giderse perişan olurum” gibi şeyler hiç benlik değil. Beni terk eden biri olursa üç gün üzülürüm, dördüncü gün unuturum.
Aaa! Gerçekten mi?
E tabii! Beni istemeyen biri için ben niye üzüleyim? Biri elini bırakıp gidiyorsa bitmiştir. Kadınlar bunu anlayamıyor. Onurumdan ödün vermem. Öyle yerlerde sürünmem, kim olursa olsun. Ayrıca hiçbir erkek karşısında ağlayan, sızlayan, yapışan, bacaklarına kapanan bir kadından hoşlanmaz. Öyle bir erkekten ben de hoşlanmam. Bir adam “Seni istemiyorum” diyecek, ben ağlayacağım, yapışacağım ona. Bunu tarih yazmaz hayatım.
GÜLŞEN HER GİYDİĞİNİ GÜZEL TAŞIYOR
2021 yılında hala kadınların yaşadığı zorluklar ve baskı size ne hissettiriyor?
Ben çağdaş, modern bir kadınım. Bunlara pirim vermem. Baskı çok kötü ve yanlış. Şiddet, taciz bunları zaten aklım almıyor.
Gülşen ve Hande Yener’in sahne kostümlerinin bile her hafta gündem olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Onlar sanatçı, sahne de şov yeri. Sokakta öyle gezmiyorlar neticede. Madonna’yı alkışlarken kendi sanatçılarımızı bu konuda eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Bunu erkekler yapıyor hadi, kadınlar da yapıyor bazen. Onu da kıskançlık olarak yorumluyorum. Bir kere Gülşen çok güzel bir kız. Taşımayı biliyor. Onu kilolu biri giyse estetik durmayabilir ama Gülşen’e çok yakışıyor ve kız giyiyor. Kime ne?
Işın Karaca “Ben bir kız annesiyim. Gülşen bunlara dikkat etmeli” dedi.
Çocuğa kötü örnek açık kıyafetle olmaz. Yaşam biçimin, yaptığın şeyler, vicdanın… Bunlardır esas olan. İnsanlara, hayvanlara kötülük edersin, yalan söylersin, bunlar kötü örnektir. Herkes birey. Herkesin giyimine, kuşamına, hayatına, seçimlerine saygı duymak gerekiyor. Ben, biri bana “Şu ojenin rengi iyi mi?” demediği sürece fikir bile beyan etmem. Ben galiba mutluluğumu da buna borçluyum. Sadece kendi hayatımı yaşıyorum. Kalp kırmamaya dikkat ediyorum. Budur yani.
ÇOCUKLAR VE HAYVANLAR KIRMIZI ÇİZGİM
Gündemle ilgileniyor musunuz?
Her şeyle ilgileniyorum. İnsanları geçtim hayvanlara yapılanları asla affetmiyorum. Bir hayvana ancak kötü bir insan eziyet eder. Nasıl buralara geldik diye düşünüyorum. Cehalet mi, yaşanmamışlık mı, hiçbir yere oturtamıyorum. Çocuklar ve hayvanlar benim kırmızı çizgim. Bu dünyayı aşk sevgi ve sanat güzelleştirir. Bunları al hayattan, geriye ne kalır?
CİNSELLİK İLİŞKİNİN YÜZDE 60’IDIR, GENÇLİKTE DAHA DA ÖNEMLİ OLABİLİR
Sabah uyanınca ilk ne yaparsınız?
Çayı çok severim. Önce güzel bir çay koyarım.
Bir erkekte fiziksel olarak ilk neye bakarsınız?
Gülüşüne bakarım. Güzel gülen erkeği çok severim. Gözlerine ve ellerine dikkat ederim.
Nasıl biriyle asla olmaz?
Mallarıyla övünen, kendini beğenmiş, garsona kötü davranan biriyle bir daha yemeğe çıkmam.
Cinsellik sizce ilişkinin yüzde kaçı?
İlişki ve kişi yaş aldıkça önemi geride kalabilir. Ama gençken, ilişkinin başında ve çok aşıkken cinsellik önemlidir, güzel bir birleştiricidir. İlişkinin yüzde 60’ıdır. Başlarda daha fazla bile olabilir. Çok genç bir kadın için yüzde 99 bile olabilir.
Hayatta yaptığınız en iyi şey ne?
İyi ki oyuncu olmuşum. İyi ki tiyatro yapmışım.