31 Mayıs tarihinde yayınlanan Hâkim Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yeni işbölümünü yayınlandı. Buna göre daha önce Aile İçi Şiddet Suçları Soruşturma Bürosu ve Ayrımcılık ve Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlar Bürosu’ndaki tüm işlemleri yapmakla görevli olan Başsavcıvekili Mustafa Başer, Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevlendirildi. Başer’in görevlendirilmesiyle ile birlikte terör suçlardan sorumlu Başsavcıvekili sayısı üçe çıktı. Ramazan Dinç ve Ender Çoşkun aynı büroda daha önce olduğu gibi yine başsavcıvekili olarak görev yapmaya devam edecek.

KRİTİK BÜROYA YENİ BAŞSAVCIVEKİLİ

Aile İçi Şiddet Suçları Soruşturma Bürosu ve Ayrımcılık ve Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlar Bürosu, Başsavcıvekili Gökhan Karaköse’ye teslim edildi. Karaköse, Genel Soruşturma Bürosu ile ilgili işlemleri yapmakla da görevli olacak. Öğrenci değişim programı ile Türkiye’ye gelen ve Ankara’da tecavüze uğradığı iddiasıyla şikayetçi olan İspanyol öğrenciye ilişkin tecavüz soruşturmasında takipsizlik kararı veren, veteriner kliniğindeki tecavüz iddialarına ilişkin soruşturmada şüpheliyi resen tahliye ettiren Ayrımcılık ve Cinsel Suçları Soruşturma Bürosunda görevli kadın savcının görevi yeri değiştirildi. Savcı, yeni işbölümü kapsamında Genel Soruşturma Bürosu’nda görevlendirildi.

İSPANYOL ÖĞRENCİ KARARINA İTİRAZ

İspanyol öğrenciye yönelik tecavüz soruşturmasında verilen takipsizlik kararına itiraz edildi. İspanyol öğrencinin avukatı Kemal Ulusoy tarafından Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne verilen itiraz dilekçesinde şöyle denildi:

“Bu karar (takipsizlik kararı) hukuki bir belge niteliği taşıyamayacak denli özensiz bir karardır. Atılı suçun niteliği düşünüldüğünde, sayın savcılık makamı talep edilen delillerin hiçbirisini toplamayarak suç işlemiş, birçok delilin ortadan kalkmasının yolunu açmış, mağdur müştekinin kimliğini de es geçerek diplomatik bir krize yol açacak şekilde pozisyon almıştır.

Sayın soruşturma savcısının değiştirilmesine yönelik vermiş olduğumuz dilekçede çok azını yazdığımız üzere gece dışarı çıkan, alkol kullanan, bara giden kadınların başlarına gelenlerin olağan karşılanmasına imkan bulunmamaktadır. Bunların yapılması karşısında bir savcının müşteki mağdura karşı ‘rızası vardı’ gibi ifadeler kullanması da oldukça vahim sonuçlara yol açabilecek boyuttadır.”