DÜNYA

Obama demokrasiye değil, polis devletine örnek oluyor

Erdoğan, Amerikan polisinin gözünü kırpmadan adam öldürmesinden haklılık payı çıkarırken, Obama'nın ABD'nin demokrasi örneği olma iddiası yerini, polis devleti örneklerine bırakıyor.

8 Aralık 2014 Saat: 08:04
Obama demokrasiye değil, polis devletine örnek oluyor
Obama demokrasiye değil, polis devletine örnek oluyor

ABD’nin Los Angeles şehrinin meşhur Hollywood semtinde 6 Aralık akşamı polis bir adamı vurdu.

Adam hastanede öldü. Ancak, Hollywood filmlerinde, TV dizilerinde pek parlatılan o dirayetli Los Angeles Polisi (LAPD) pek öyle filmlerdeki gibi davranmadı.

Ne öldürülen adamın, ne de öldüren polisin kimliğini açıkladılar. Ama adamın “silahlı, ten renginin de “beyaz” olduğunu öne çıkarma ihtiyacı duydular.

Daha sonra silahın “3-4 inç” yani 8-10 santimlik bir çakı olduğu ortaya çıktı, internette resmini bulabilirsiniz.

LAPD’nin bu kadar yanıltıcı ve kaçamak davranmasının nedeni, kuşkusuz kendisini son iki haftadır Amerikayı sarsan protestolardan uzak tutma gayretiydi.

***

Önce 2014 Ağustos ayında St Louis’te, Ferguson olayları polisin vurmasıyla öldürülen Michael Brown, ardından da Temmuz 2014’de New York’ta polislerin üzerine çullanmasıyla boğulan Eric Garner’in katillerini yargılamaya gerek duymayan mahkeme jürisi kararları söz konusuydu; her iki kurbanın ten rengi de “siyah” idi.

Ama protestoları ülke çapında patlatan, Brown kararından sonra, ABD’nin ilk Afrika kökenli, Demokrat Başkanı Barack Obama’nın polislerin “makul şüphesine” hak veren mahkeme kararlarının arkasında durması oldu.

Şimdiye dek verilen görüntü, bizim devletin pek sevdiği deyimle “imaj” şu olmuştur: ABD’de de devlet görevlileri suç işler ama Amerikan demokrasisi ve adaleti onun yakasına yapışır, kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Obama, zaten gergin polislerin iyice elini tetiğe iten bir “güvenlik paranoyasının” ABD’nin demokrasi kalesi görüntüsüne üstün geldiği mesajını veriyordu bir anlamda.

***

Aslına bakarsanız ABD (tıpkı idam cezası uygulamasında olduğu gibi) polisin neden olduğu ölümlerde de dünya liderlerinden.

Örneğin, Ferguson olayları sırasında Brown’un öldürüldüğü 2014 Ağustos ayında, ABD’de polis kaynaklı ölümler 110’a yakın; yakın diyorum, çünkü bu ölümlerin kaydını tutan Wikipedia sayfasında bazı vakalar kesin görünmüyor. 2014’ yılında, ki Aralık ayını bitirmedik daha, tahminler 490.

Yine Wikipedia kayıtlarına göre, bu durum sadece 2014’e mahsus değil; 2013’te 320, 2012’de 400, 2011’de 404 kişinin ölümü şu ya da bu şekilde polis elinden olmuş ABD’de. Sistematik ve dehşet veren bir durum söz konusu.

Bu ölümlerin içinde mesela; komşuların şikayeti üzerine gelen polise kapıyı televizyon oyunu Wii kumandası elindeyken açan ve kumandayı silah sanan polis memuresi Nancy Beth Ganty tarafından vurulup öldürülen 17 yaşındaki Christopher Roupe de var. Nancy Beth Ganty'nin  de yargılanmasına gerek görmemiş jüri. Ama Ohio’de Kalaşnikof’u eline alıp sokakta ateş açmaya başlayan 18 yaşındaki Brandon Keeler da, Illinoi’de uyuşturucu laboratuvarını basan polisle çatışmaya girip vurulan Josh Edwards da var.

***

Son iki örnek size normal mi geldi? Eline silah aldıysa öldürülür elbet mi dediniz?

O zaman soruyu başka türlü soralım: Eline silah almış dahi olsa, zanlı değil, suçlu da olsa cezasını vermek polisin işi midir demokrasilerde?

Başbakan Ahmet Davutoğlu mesela, üniversite kökenli, “değerler siyasetini” öne çıkaran bir siyasetçidir.

O dahi 10 Ekim’de bir televizyon yayınında o gün içinde Bingöl’de iki polisi şehit edip birini yaralayan ve PKK’lı olduğundan şüphe edilen “dört teröristin” polis takibi sonunda “cezalandırıldıklarını” söyledi; öldürülmüşlerdi. Onların PKK’lı olup olmadığı, hatta o saldırıya katılıp katılmadığı üzerine tartışma hala devam ediyor, ama öyle olmadıkları anlaşılsa bile iş işten geçmiş olacak.

Aynı noktaya geliyoruz: ABD’deki en kötü örneklerden hareket ederek demokrasilerde zanlıların “cezalandırılması” uygulamasının demokrasilerde yeri olduğundan söz etmek mümkün mü?

***

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, polisin protestolarda orantısız şiddet kullandığını öne süren CHP’lilere daha Başbakan iken “Sıkıysa git de Amerika’da polis taş at” diyordu; “Atamazsın”.
Konu Türkiye’de 2013 yazında 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan Gezi protestoları sırasında alevlendi. Ölenlerden birisi, başına isabet eden biber gazı kapsülü nedeniyle hastanede ölen 15 yaşındaki Berkin Elvan idi. Bir başkası, Ankara’da polis ateşiyle öldürülen Ethem Sarısülük idi; polis memuru Ahmet Şahbaz pek çok hafifletici neden sayılarak 7 yıla çarptırıldı, dört yıl kadar yatacak.

Türkiye’de polisin yol açtığı ölümlerin kaydını tutanlar arasında Baran Tursun Vakfı bulunuyor. Baran Tursun, Kasım 2007’de İzmir’de otomobil kullanırken polislerin “selektör yaparak” kast ettikleri “dur ihtarını” anlamadığı için başından vurularak öldürülmüştü. Ailesinin onun adına kurduğu Vakfın hesabına göre, 2007’den bu yana polisin elinden ölenlerin sayısı 174’ü bulmuş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerikan polisinin Hollywood’da öldürdüğü adamın ismini dahi açıklamadığı 6 Aralık günü Amerikan polisi üzerinden Türkiye’deki uygulamalarına haklılık payı çıkardı.

***

“Adamı yatırıyorlar yere” dedi, Erdoğan, Eric Garner cinayeti görüntülerini belli ki o da izlemişti; “Kafasını yere vurup nefessiz bırakıp öldürüyorlar.” (Biz Ali İsmail Korkmaz’ın sokak ortasında esnaf-polis işbirliğiyle kıyasıya dövüldükten sonra öldüğünü, savcının son tekmeyi vuran polise müebbet istediğini hatırlamamaya çalıştık, Garner’in öldürülmesini izlerken.) Sonra “Silah yok, molotof kokteyli yok” diye sürdürdü Cumhurbaşkanı; “Burada polisimiz vatandaş mı öldürdü, silah mı çekti”?

Obama yönetimi şunu görmeli. Küreselleşme sadece şirketler, hükümetler için değil, halklar için de var. Amerikan şehirlerini dolduran vicdanlı insanların attığı “Siyahlarınki de can”, ya da “Nefes alamıyorum” gibi sloganlar, dünyanın dört köşesine anında ulaşıyor.

Kendi ülkesindeki ağır insan hakları ihlalleri ABD’nin diğer ülkelere demokrasi ve insan hakları uyarı ve tavsiyelerinin samimiyeti ve değerini de azaltıyor; gelişmiş demokrasi değil, baskıcı polis devleti örnekleri oluşturuyor.

Bu durumsa dünyanın dört köşesinde daha geniş demokrasi ve insan hakları çabalarına büyük zarar veriyor.

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑