Cumhurbaşkanlığına hakaret' suçlamasıyla dün gözaltına alınan ÖDP Parti Meclisi Üyesi ve İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Onur Kılıç tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme Kılıç'ın tutuklanmasına karar verdi.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi Parti Meclisi Üyesi ve İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Onur Kılıç, bu sabah saatlerinde İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeye alındı. Kılıç, yakalanma şeklinin hukuk dışı olmasını gerekçe göstererek, ifade vermedi. Savcı Okan Bato ise Kılıç’ın ifadesini dahi almaksızın Emniyet’in evrakları üzerinden işlem yaptı. Kılıç’ın “Cumhurbaşkanlığına hakaret” suçu işlediğini ileri süren Savcı Bato, “kuvvetli delil ve yoğun kasıt” nedeniyle Kılıç’ı tutuklanması istemiyle İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nde sevk etti. Mahkeme Kılıç'ın tutuklanmasına karar verdi. Avukatı Cemal Doğan'ın verdiği bilgiye göre Onur Kılıç mahkemede, kimi AİHM kararlarını sunarak, "Ben siyasi iktidarı eleştirdim, hakaret etmedim. Bir siyasetçiyim. Yönetenler de bu eleştirileri göze almak zorundadır. Ağır bile olsa katlanmak zorundadır" dedi. "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla tutuklanan Kılıç, Buca Cezaevi'ne gönderildi. Kararın açıklandığı sırada adliyede bekleyen Kılıç'ın arkadaşları sloganlar atarak, durumu protesto etti.
KATALOG SUÇLAR DENDİ AMA...
İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin sorgu evrakına göre Onur Kılıç, sorgusunda, 11 Ocak’ta Alsancak’taki ÖSYM binası önünde zorunlu din derslerine okulların imam hatipleştirilmesine karşı yapılan eyleme ÖDP yöneticisi olarak katıldığını ifade etti. Suçlandığı şekliyle “Hırsız, katil Erdoğan” ve “Kahrolsun AKP diktatörlüğü” şeklinde slogan atmadığını belirten Kılıç, “Bu tip sloganların atılıp atılmadığını bilmiyorum. Ancak atılan sloganlar özellikle birine yönelik değildir, 17-25 Aralık’ta adı geçen Erdoğanlara yöneliktir” dedi. Kılıç’ın avukatı Cemal Doğan suç, “Cumhurbaşkanına hakaret” olmasına karşın Terörle Mücadele Şubesi tarafından soruşturma işlemlerinin yapılmasına itiraz etti. Ayrıca Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmadan hareket edildiğine dikkat çeken Doğan, “17-25 Aralık duyarsızlığına, Gezi olaylarındaki insanların öldürülmesi sonrası yapılan yargılamalarda cezaların alt sınırdan verilmesine yönelik bir tepki ve siyaseten eleştiriye yönelik bir gösteridir. Siyasi iktidarın görevini yerine getirmediğinden duyarlılık yaratmak için yapılan bir yürüyüştür. Yürüyüşte elde edilen görüntüler yasal yollardan elde edilmemiştir” dedi. Avukat Dinçer Çalım da, “Siyasi kimliği olan şahıslar ağır eleştiriye maruz kalabilirler. Bu demokratik hukuk sisteminde normal bir şeydir. Yargıtay’ın bu yönde içtihatları vardır” dedi. Avukat Haluk Yurtsever de, “Olay hukukla siyasetin iç içe geçtiği iktidarın bir operasyonu ile gerçekleşmiştir. Müvekkilim gözaltına alındıktan sonra isnat edilen slogan Twitter aracılığıyla 70 bin civarında aynı şekilde tweet atılmıştır. Yaklaşık bir yıldır 17-25 Aralık sonrası söz edilen sloganlar yüz binlerce kişi tarafından deklare edilmişti. Yine bu operasyonlar sonrasında şüpheli olarak adı geçen iki Erdoğan vardır. Cumhurbaşkanına yönelik söylendiği çıkarımı yapılamaz” dedi.