Kısa zamanda ilk baskısını tüketen “Sağım Solum Sobe”nin genç yazarı Canan Cansu Ateş üniversite hayatı, kızların okutulmasındaki mantık hataları ve imamın manken kızları çerçevesinde analizler yapıyor.
Röportaj: Nefes Yapım
Üniversite hayatındaki bazı tehlikelere dikkat çekmişsiniz. Mesela bazı bayan öğrencilerin masum Anadolu kızı kimliğini bir kenara atmasından söz etmişsiniz. Bu tarz hadiselerle çok mu karşılaştınız? Anadolu kızı kimliğini atmak derken neyi kastediyorsunuz?
Maalesef evet çok karşılaştım. Üniversitede pek çok genç kız var: Biri Hanya’dan biri Konya’dan gelme. Çoğunun rengi farklı ama sonra bir bakıyorsun; çoğu birbirinin aynı olmuş çıkmış. Anadolu’nun şu köşesinden gelme diye bir şeyden bahsetmek mümkün olmuyor bir süre sonra. O kimlik yakılıp atılıyor, yerine 180 derece değişime uğramış insanlar geliyor. Sözüm meclisten dışarı tabi ki .
Bazı aileler kızlarının okumasını, kendi geleceklerini garanti altına alsınlar diye istiyorlar. Bu anlayış sağlıklı bir yaklaşım mı? Dezavantajları olabilir mi?
Çok doğru bir analiz. Ben de bir gün çayımı elime almış televizyon izlerken Cem Özer’in Nurgül Yeşilçay’la ayrıldıktan sonra bayanlar için kullandığı bir sözden sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim. Dedim, hemen içimi dökmeliyim insanlara.
OKUYAN KADIN DAHA KOLAY BOŞANIYOR !
Çünkü “Okuyan kadın daha çabuk ayrılıyor.” dedi ekranların karşısında. Sonuna kadar o sözün arkasında durdum o an.
Mesleğini eline almayan her Türk kadını evde erkeğinden para alıyor şunu alabilir miyim, bunu alabilir miyim diye. Bazen ne büyük kavgalar ediliyor ama yumruğunu masaya vurup “BİTSİN ARTIK BOŞ OL, BOŞ OL, BOŞ OL!” diyemiyor. Peki neden ? Çünkü ayaklarının üstünde durmaya parası yok, gidecek yeri, ağzına alacak bir lokma aşı yok. İşte bu sebeptendir ki ne zaman bir kız çocuğu dünyaya gelse ona öğretilecek ilk söz “OKU”dur ; tıpkı bize gelen “Oku!” ayeti gibi. Sanki bu ayet kız çocuklarının beynine kazınması için gönderilmiş !
OKU KIZIM, OKU Kİ KOCA ELİNE BAKMAYASIN…
Oku ki koca eline bakmayasın, oku ki yarın bir gün yuvan yıkılırsa kendine çocuklarına bakabilesin. Mantık budur…
Bir gün olsun okumanın amacını bilmedik, bildiremedik. İşte kitabımdaki Beyin Efendi, Bizimkisi Hanımefendi adlı yazımda bu konuya değindim.
Sizce de öyle değil mi ?
Anneler tarafından yetiştirilen o hanımefendi bu sözlerden ötürüdür ki hep beyini efendi yaptı. Sevdiğinden değil susması gerektiğinden sustu .
Keşke “OKU” derken birileri kendimiz için okumamız gerektiğini söylese de biz de aşklarımızı sadece aşktan ötürü sevsek, sırf bu sebepten itaat etsek, PARASI için değil !
Kitabınızda “imamın manken kızları” başlıklı bir makaleniz var. Nedir bu imamın manken kızları?
Aşırı baskı sonucunda kaş yapayım derken göz çıkarmak diyelim biz buna. Çoğu aile küçük yaşlardan itibaren “aman oğlum şöyle dindar olsun, aman kızım böyle dindar olsun” diye çok baskı kuruyorlar. Hatta bazen çok çok abartıyorlar. Sonunda “imamın manken kızları” çıkıyor ortaya, evet tam olarak bu. Hepimiz çok şükür inançlıyız ama dikkat etmek gerekir biraz da. Nerede nasıl bir uygulama yaparsam çocuklarıma doğru davranışı aşılayabilirim diye düşünmek gerekir. İşin latifesi : Eşeği sağlam kazığa yavaş yavaş bağlamak gerekir..