Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada ve bilhassa Avrupa’da "Müslüman" denildiğinde ilk akla bu toprakların insanının geldiğini belirterek, "Türk, sadece bizim ülkemizde etnik anlam taşır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen "Devlet Övünç Madalyası ve Beratı Tevcihi" töreninde yaptığı konuşmada, "gazi ve şehit yakınlarının Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni şereflendirdiğini" ifade etti.
Konuşmasına, "Çok değerli kardeşlerim, değerli şehit aileleri, değerli gazilerimiz, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum" diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün, Devlet Övünç Madalyası ve Beratı alacak tüm asker ve polis kardeşlerimize, onların ailelerine, ülkemize yaptıkları hizmetler için şükranlarımızı sunuyorum. Şehitlerimizi rahmetle, minnetle, hürmetle yad ediyor, Allah onlardan razı olsun diyorum. Gazilerimize, mücadeleleri, fedakarlıkları sebebiyle samimi şükranlarımı sunuyorum" dedi.
İslam'a göre inançları, vatanları, milletleri için mücadele ederken hayatlarını kaybedenlerin makamının şehitlik olduğunu, İlahi emirde de "Onlara ölüler demeyiniz, zira onlar diridirler" buyurulduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim kültürümüzde savaşa gidenin, mücadeleye gidenin ardından güzel bir söz kullanılır. Denilir ki, 'iki güzelden biri'. Yani, bu insanlar için, şehitlikten veya gazilikten biri temenni edilir. Sizler, 'iki güzelden biri'ne kavuşmanın şerefine, izzetine, ikramına nail olmuş nadide insanlarsınız. Sadece dünya hayatına ait zevkleri seçenlerle ebedi mutluluğu, yani şehitliği, gaziliği seçenler arasındaki mücadelenin kazananı, esasen en baştan bellidir. Buradaki kazanç, dünyadaki geçici başarıyı kimin elde ettiğiyle ilgili değildir; bu ebedi saadete nail olmakla ilgilidir. Bunun için şehitler, kıyamette şefaat ayrıcalığına sahip kılınmış zümreler arasında yer alır.
Gazilerimiz, 'Allah bize yeter. O ne güzel vekildir' emri ilahisine uygun olarak verdikleri mücadeleyle bu şerefli unvana sahip olmuşlardır. Peygamberimiz, 'Allah rızası için sınırda bir gece nöbet beklemek, dünyadan ve dünyadakilerden hayırlıdır' buyuruyor. 'Allah yolunda ayağı tozlanan kimseye cehennem ateşi dokunmuyorsa', bu uğurda yaralanan, kanını döken, uzuvlarını kaybedenlerin ecrini artık siz hesap edin. Allah sizlerin nezdinde tüm gazilerimizden, şehitlerimizden razı olsun."
"BU ÜLKE ŞEHİT VE GAZİLERİN YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE AYAKTADIR"
"Bu ülke, bu millet, şehitlerimizin ve gazilerimizin yüzü suyu hürmetine ayaktadır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan Alparslan'dan başlayarak, Osman Gazi'lere, Fatih'lere, Yavuz'lara, Gazi Mustafa Kemal'lere kadar uzanan büyük mücadele zincirinin halkasında yer alan her bir gazi ve şehidin bu toprakları vatan yapan ilahi beratın birer mühürleri olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 gün sonra 18 Mart'ta Çanakkale Deniz Zaferimizin 100'üncü yıldönümünün kutlanacağını anımsatarak, şöyle devam etti:
"24 Nisan'da da Çanakkale Kara Savaşlarının yıldönümünü idrak edeceğiz. 23 Nisan'da Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun, yani Kurtuluş Savaşı'nı yöneten milli iradenin tescilinin 95'inci yıldönümünü kutlayacağız. 1985'ten itibaren Türkiye'nin 30 yılına ve 40 bin cana mal olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'muzdaki hadiseler, burada olduğu gibi, tüm canlılığıyla hafızalarımızda. Süleyman Şah Türbesini, hem oradaki manevi mirasımızı korumak, hem de orada nöbet tutan askerlerimizin can güvenliğini sağlamak için sınırımıza yakın bir bölgeye naklettik. Sınırlarımızda vatanı koruyan, şehirlerde terörle mücadele eden her kahraman askerimiz, her kahraman polisimiz, bizim bu vatan topraklarındaki ebedi varlığımızın birer sembolüdür, birer garantisidir.
Bu ülkenin 78 milyon vatandaşının her biri, erkeğiyle, kadınıyla, hatta çocuğuyla, yaşlısıyla, gerektiğinde şehit olmayı şeref olarak gördüğü içindir ki, bu topraklar hala bizim vatanımızdır. Aksi takdirde, bizi burada bir gün barındırmazlar. Sanmayın ki, Hakk'la batıl arasında bin 400 yıl önce başlayan mücadele bitti. Sanmayın ki, bin yıl önce bu topraklara gözlerini diken, burada üzerinde yaşayan bizleri ebediyen bu toprakların altına gömmeyi düşünenler bu amaçlarından vazgeçti. Sanmayın ki, yüz yıl önce Çanakkale'ye, hemen ardından Anadolu'nun dört bir köşesine, dönemin en güçlü ordularıyla, silahlarıyla, teknolojisiyle dayananlar yaptıklarından nedamet getirdi. Asla… Bu kadim mücadele sürüyor, sürecek. Bize düşen, bu bilinçle, 'iki güzelden biri'ne daima hazır olarak çalışmak, tedbirlerimizi almaktır. Türkiye'yi Endülüs yapmak isteyenler, Türkiye'yi Orta ve Doğu Afrika'ya çevirmek isteyenler, Türkiye'yi Doğu Avrupa ve Balkanların akıbetine uğratmak isteyenler bu niyetlerinden asla vazgeçmiş değiller."
BATILILARIN GÖZÜNDE HER MÜSLÜMAN TÜRKTÜR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada ve bilhassa Avrupa'da "Müslüman" denildiğinde ilk akla bu toprakların insanının geldiğini belirterek, "Türk, sadece bizim ülkemizde etnik anlam taşır. Batılılar gözünde geçmişten bu yana her Müslüman, Türk'tür, öyle tanımlanır. Bu asla bir üstünlük ifadesi değildir; sadece tarihi hakikatlerle çerçevelenmiş bir tespittir. Bu durum aynı zamanda, tarihin milletimize yüklediği sorumluluğun da ifadesidir" dedi.
Herkes mücadeleden kaçabileceğini, mücadeleyi bırakabileceğini, ancak kendilerinin böyle bir lükslerinin olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Herkes zulmete, boyunduruğa razı olabilir; biz olamayız. Herkes ölümden, canını feda etmekten imtina edebilir; biz edemeyiz. Onun içindir ki, bizim şehidimiz, gazimiz çoktur. Bizim şehitliğimiz de çoktur. Ülke içinde 349, ülke dışında da 34 ayrı devletin sınırları içinde 78 şehitliğimiz var. Böyle bir şeref kaç millete nasip oluyor, soruyorum sizlere… Hamdolsun, şehitlerimizin dökülen tek bir damla kanı dahi boşa gitmemiştir. Gazilerimizin verdiği mücadelenin tek bir anı dahi boşa gitmemiştir" ifadelerini kullandı.
İstiklal Marşı'nın "Arkadaş yurdumu alçaklara uğratma sakın / Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın / Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın / Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın" dizelerini okuyan Erdoğan, milletin yurduna yönelen hayasızca akınları gövdesini siper ederek durdurması sayesinde bin yıldır bu vatanın sahibi olduğunu söyledi.
Bugün de aynı gayeyle çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'yi, geçen 12 yılda bu amaçla 3 kat büyüttüklerini, Türkiye'nin 30 yılına, 40 bin canına, yüzlerce milyar dolar kaynağına mal olan terör meselesini bitirmek niyetiyle Çözüm Süreci'ni bunun için başlattıklarını kaydetti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Vatan savunmasının sınırlarımızdaki tel örgülerde değil, sınırlarımızın ötesindeki gönüllerde başladığı bilinciyle, tüm dost ve kardeş toplumlarla yakınlaşma çabasına bunun için girdik. Eğer biz güçlü olmazsak, o kardeşlerimize de yardım edemeyiz. Onlar Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında, bizim zor zamanlarımızda yanımızdaydı. Biz de bugün onların zor zamanlarında yanlarında olacağız ki, yarın 'kardeşim' diyerek boyunlarına sarılmaya yüzümüz olsun.
Şehitlerimizin, gazilerimizin bıraktığı bu kutlu mirasa biz sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz. Şehitlerimizin, gazilerimizin emanetine saygı göstermek, öyle sözle, kuru hamasetle olmuyor. Bunun için çalışmak gerekiyor, üretmek gerekiyor, Türkiye'yi ileriye götürmek gerekiyor. Bakınız, buradan Gölbaşı'na gidecek, ASELSAN'ın Radar ve Elektronik Harp Merkezi'nin açılışını yapacağız. Burası, savunma sanayimiz bakımından önemli bir tesistir. Türkiye'nin savunma sanayi alanında geçtiğimiz 12 yılda kat ettiği mesafe dahi, başlı başına bir başarı destanıdır. Biz, kendi savaş gemilerimizi, uçaklarımızı, helikopterlerimizi, füzelerimizi, tanklarımızı, silahlarımızı üreterek şehitlerimize, gazilerimize layık olmanın çabası içindeyiz. Al bayrağı şerefle, gururla göklerde dalgalandırmak, üzerinde bu bayrağın bulunduğu pasaportun itibarını yükseltmekle olur. Bu milletin onurunu korumak, onun refah seviyesini yükseltmekle olur. Biz, başkaları gibi hamasetle, lafla, sözle, bağırarak, çağırarak değil, işte bu şekilde Türkiye'mize hizmet ediyoruz. Türkiye'ye, mugalatayla değil, 2023 hedeflerine ulaşarak sahip çıkmayı sürdüreceğiz."
Erdoğan, şehitler ve gazilerin gönüllerinin en mutena köşesinde yer aldığını vurgulayarak, şehit ailelerini ve gazileri de asla ihmal etmediklerini, bundan sonra da etmeyeceklerini kaydetti.
"Şehitlik ve gazilik makamlarına bu dünyada bir değer biçmek mümkün değil, onu biliyoruz. Onlar en büyük mükafatı, Rabbimden alacaklar, onu da biliyoruz. Biz, sadece kendilerine küçük bir teşekkür babında bu hizmetleri yapıyoruz" diyen Erdoğan, Türkiye'nin imkanları arttıkça şehit yakınları ve gazilere sunulan hizmetlerin de arttığına, önümüzdeki dönemde, bu çalışmaları artarak devam edeceğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit yakınları ve gazilere takdim edilen Devlet Övünç Madalyası'nı, bu devletin, bu milletin bir vefa sembolü olarak nitelendirerek, bunun nesilden nesile gururla, kıvançla aktarılmasını temenni etti.