Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir Anayasa Mahkemesi üyesi ülkesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) şikayet etti
Eşi Ergenekon davasında 2 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum edilen Osman Alifeyyaz Paksüt, telefonunun Ergenekon davası savcıları tarafından izinsiz teknik takibe alınması ve bu konuyla ilgili olarak üyesi olduğu Anayasa Mahkemesi önündeki yasal sürecin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu tezleriyle Strasbourg Mahkemesi önünde Ankara'dan şikayetçi oldu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2008 yılında o dönem Anayasa Mahkemesi başkanvekili olan Paksüt ile eşi Ferda Paksüt'ün mahkemede görülmekte olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılma davası sürecinde Ergenekon örgütü üyesi oldukları söylenen şahıslarla görüştüklerini ve "basına bilgi sızdırdıklarını" ifade etmişti.
Anayasa Mahkemesi bu iddia temelinde Osman Paksüt hakkında ön inceleme başlatmış, inceleme sonunda "gizli kalması gereken bilgileri basın mensuplarıyla paylaştığının anlaşılmış olduğunu" belirtmiş, ancak, "savcılık tarafından öne sürülen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin takibe alınmasıyla ilgili 135 ve 138'inci maddelerine uygun olmadığı" gerekçesiyle Paksüt hakkında soruşturma açılmasına gerek bulunmadığına hükmetmişti.
Osman Paksüt, AİHM'ye yaptığı başvuruda, Ergenekon savcılarının kendisini teknik takibe aldıkları konusunda Anayasa Mahkemesi'ni bilgilendirmemiş, Anayasa Mahkemesi'ndeki ön soruşturma sürecinde savunmasının alınmamış ve eşiyle 30 Temmuz 2008 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinin ön inceleme raporuna eklenmemiş olmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma ve özel hayatın korunmasıyla ilgili maddelerine aykırı olduğunu savundu.
Başvuruyu incelemeye alan AİHM, davacının özel hayatın korunmasıyla ilgili haklarının ihlal edilip edilmediği konusunda Türk hükümetinden savunma istedi.