Turgut Özalın naaşı neden bozulmadı ?
Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın naaşının “Araştırmaya şaşırtıcı derecede müsait” olmasını yağ dokusuna bağladı.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Bedenin üst kısmının bütünlüğünü korunduğuna dair haberler yer aldı. Daha fazla yağ dokusunun bulunduğu bölgeler belden üst kısma doğru yerleşmiş olduğundan bu bölümlerin mum benzeri bir organik madde ile kaplandığını ve böylelikle üst kısmın alt kısma göre daha fazla korunduğunu açıklamak mümkün.” dedi.
ADLİ TIPÇILAR ŞOK OLDU
khaber.com.tr’nin haberine göre, Turgut Özal’ın mezarını açan adli tıpçılar gördükleri manzara karşısında şok oldu. Özal’ın cesedinin üst kısmının 19 yıl geçmesine rağmen bozulmadığını gören bilim insanları şaşkınlıklarını gizleyemedi. Konu hakkında açıklama yapan Adalet Bakanı Sadullah Ergin “Mezarda ne bulacaksınız, diyorlardı. Ancak şunu belirteyim ki adli tıpçılar çok önemli veriler elde etti. Adli tıpçılar ‘acaba saç teli veya kemik örneklerinden DNA neticesi elde edebilir miyiz?’ diye düşünürken düşüncelerin çok ötesinde materyallere ulaştılar. Kabirden adli tıp uzmanlarını da şaşırtacak şekilde veriler elde edildi. Özal’ın naaşının büyük bir kısmı hiç bozulmamış” dedi.
YAĞLARIN ÇÜRÜMEYE KARŞI KORUYUCU ETKİSİ VARDIR
Bu açıklamanın ardından Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy khaber.com.tr’nin sorularını cevapladı. Prof. Dr. Atasoy Özal’ın naaşının neden bozulmadığını şöyle anlattı:
“Soğuk ve nemli ortamda normal çürüme süreci yavaşlar uzun süre su altında kalmada beden şaşırtacak ölçüde korunmuş biçimde kalabilir hele cilt altında lipitlerin (yağların) hidroliz ve hidrojenlenmesi sonucunda adiposer oluşmuşsa bunun çürümeye karşı özellikle koruyucu etkisi vardır. Islak toprakta, göl tabanındaki çamurda ayrıca iyice kapalı tabutta, gerek tahnitlenmiş gerekse hiçbir işlem görmemiş bedenlerde adiposer (bir nevi kimyasal sabunlaşma) oluşumuna rastlanır. Ölümden bir ay kadar sonra başlayan bu süreç havasız ortamda yüzyıllarca dayanabilir. 13. yüzyıldan kalma bir çocuk beyninin sol yarısında her türlü özelliğini tespit etmek mümkün olmuştur. Kadın çocuk ve aşırı kilolu kişiler daha fazla beden yağı içerdiklerinden adiposer oluşumuna yatkındır.
İLAÇLAMANIN DA KORUMADA ETKİSİ OLMUŞTUR
Bu olayda muhtemelen suyun kazı sırasında beden üzerinde birikmesinden ziyade, çok daha önceki yıllarda beden üzerinde toplandığı düşünülebilir. Elbette kısmi olsa da ilaçlamanın da korumada etkisi olmuştur.
Basında merhum Cumhurbaşkanı’nın bedeninin üst kısmının bütünlüğünün korunduğuna dair haberler yer aldı. Bu beklenen bir durum, daha fazla yağ dokusunun bulunduğu bölgeler belden üst kısma doğru yerleşmiş olduğundan bu bölümlerin mum benzeri bir organik madde ile kaplandığını ve böylelikle üst kısmın alt kısma göre daha fazla korunduğunu açıklamak mümkün”