Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara Bölgesi’nde büyük depremin Tekirdağ’da olacağını, depremin yıkım gücünün 9 olacağını belirterek "İstanbul’da beklenen depremde açığa çıkacak güç 4,3 atom bombası gücünde olacak ama Marmar
Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Tekirdağ’ın Marmara Ereğlisi ilçe Belediyesi’nin düzenlediği, 'Deprem her an kapımızda’ konulu panele katıldı. Marmara Ereğlisi Kaymakamı Sıdkı Zeyin, Belediye Başkanı Hikmet Ata, Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin ile davetlilerin katıldığı panelde konuşan Prof. Dr. Ercan, Türkiye’nin deprem açısından en güvenli illerinin Kırklareli ile Edirne ve Tekirdağ’ın kuzey bölgeleri olduğunu söyledi. Trakya’da deprem açısından en güvensiz ve imara açılmaması gereken bölgelerin Ergene çukuru, Marmara Ereğlisi, Mürefte ve Şarköy kıyılarının yapılaşmaya açılmaması gerektiğini ancak buna engel olunamadığını ifade etti.
Prof. Dr. Ercan, Kuzey Anadolu kırığının davranışının kişilikli olduğunu, doğudan başlayıp batıya doğru adım adım gittiğini söyledi. Bölge üzerine eskiden meydana gelen depremleri anlatan Ercan, "Sonuçta İzmit 1999 depreminin olacağını biz jeofizik mühendisleri ilk kez 1982 yılında söyledik. 1982 yılında algoritmamı uyguladığım zaman 1994’ten sonra her an deprem olabilir demiştim. Tabi bunu çoğunuz anımsamıyordu çünkü o zaman için deprem konuları bu kadar ilgi çekmiyordu. Sonra 5 yıl gecikmeyle 1999 depremi gümbür gümbür geldi ve 17 bin 800 kişiyi kaybettik. 7,5 büyüklüğündeki bu depremde boşalan enerji 130 atom bombasının gücüne eş değerdeydi” dedi.
Marmara Denizi’nde olacak bir depremin Marmara’nın çevresindeki kentlerin depremi olduğunu ifade eden Ercan, "Marmara Ereğlisi’nin önünde olacak deprem hem Tekirdağ, Çanakkale, İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova hem de Kocaeli’nin depremidir. Nasıl onların depremi bizi etkilediyse bizim depremimiz de buraları etkileyecektir. Demek ki bu hazırlık sadece Tekirdağ’da değil bu saydığım illerin tamamında yapılmalıdır. Çünkü Marmara’da bugüne kadar yapmış olduğum araştırmada Marmara depremleri bir bütün davranışı içinde oluyorlar. Depremin bir yasası vardır ve bu yasa der ki ‘Bir yerde 7 büyüklüğünde bir deprem olduysa gelecekte de aynı yerde aynı büyüklükte bir deprem olacaktır.’ Demek ki tarihini bilmeyen tarihini yaşar.
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara’daki depremi ölçerleriyle nerenin gergin olup olmadığını bildiklerini belirterek, "Buna göre Büyükçekmece’nin batısından Şarköy’e kadar yüksek gerginlik yaşanıyor. Demek ki bu gerginliğin bulunduğu torağın bir kısmı Silivri’den başlıyor yani İstanbul’un batısından başlıyor ama büyük bölümü Tekirdağ ilinde bulunuyor. Buna göre Tekirdağ ilini deprem bekliyor diyoruz. Bu depremin olacağı yer ise bu arı kovanının en yoğun olduğu yer Marmara Ereğlisi’nin önü oluyor. Arzu ederseniz dışarıya çıkarız sizlere depremin tam nerede olacağını da gösterebilirim. Sadece Marmara Ereğlisi depremi olmayacak bütün Trakya bölgesinin depremi olacak. Nasıl kırılacak bu deprem derseniz, doğu-batı doğrultusunda kırılacak. Bir deprem olduğu zaman hem doğu-batı doğrultusunda kırılacak hem de Trakya kırığını oynatarak tam bu Marmara Ereğlisi’nde bulunan dolum tesislerinin altından geçerek Çorlu’ya doğru gidecek, Çorlu’yu da çok etkileyeceğini de söyleyeyim, Lüleburgaz, Babaeski üzerinden Edirne’ye kadar etki yaratacak. Yani bu deprem sadece Marmara Ereğlisi depremi olmayacak bütün Trakya’nın ve Marmara bölgesinin depremi olacak” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ercan, kendisine büyük İstanbul depreminin sorulduğunu belirterek, "İstanbul’un önünde olacak olan deprem Küçükçekmece ile Avcıların önünde olacak ve bu deprem 6,4 ile 6,7 arasında olacak. Yani büyük olmayacak. İstanbul’da büyük deprem olsaydı arkadaşlar, hiçbir şey bilmiyorsanız oradaki kalıntılara bakın, bugün ne Ayasofya kalırdı ne Bozdoğan Kemeri kalırdı, ne Süleymaniye kalırdı, İstanbul’un surları kalırdı. Yedikule surları her deprem olduğunda yıkılır. Bana göre ilk deprem Küçükçekmece’nin altında olacak” dedi.
Hiç kimsenin Tekirdağ depreminden söz etmediğini söyleyen Ercan, "Kimse Tekirdağ depreminden söz etmiyor herkes İstanbul diyor. Oysaki büyük deprem Tekirdağ’da olacak. Marmara Ereğlisi’nin beklediği depremin yıkım kuvveti de 9 olacaktır. Eğer Marmara Ereğlisi’nde enkaz altında insan aramak istemiyor, can kaybı yaşamak istemiyorsanız o kıyı şeridindeki yapıların hepsinin yıkılması gerekiyor. Siz yıkmazsanız deprem hepsini yıkacak bu yapıların. İnsanlar önce malım dememeli önce canım demeli. Bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti’nde depremden ölmesinin maliyeti 1 milyon 250 bin dolardır. Pekiyi bir kişinin depremde ölmemesi için yapılması gereken kişi başı yatırımın miktarı ne kadardır biliyor musunuz? Sadece 5 bin dolardır” diye konuştu.
Daha önce de 2045 yılından önce büyük deprem olmayacağını söylediğini belirten Ercan, bölgede olan depremleri anlatıp, "Marmara Ereğlisi depremi İstanbul’da olacak olan depremin 6 katından daha fazla olacak. İstanbul’da beklenen depremde açığa çıkacak güç 4,3 atom bombası gücünde olacak. Ama Marmara Ereğlisi’nde olacak olan depremde açığa çıkacak güç ise 24 atom bombasına eş değer olacaktır. Ama biz bunu can kayıpsız atlatabiliriz" diye konuştu.
Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, olası bir depremde 18 milyon kişinin yaşadığı İstanbul'da önlem almanın kolay olmadığını belirterek, 1 milyon 600 bin yapının dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Ercan, "1 milyon 600 bin yapının dönüştürülmesi için bir kere para yok yani sonra yasada bazı eksikler var. Sonra insanlar bu konuda da yardımcı olmuyorlar yönetimlere. Çünkü adam bir daire veriyor iki daire istiyor veya 'Ben bu daireyi veririm ama aynı boyutta daire isterim’ diyor. Böyle olmaz ki yani o zaman hangi müteahhit o yapıyı yıkıp yeniden yapar ki. Dolayısıyla yönetim ve halk arasında mal mülk anlaşması olması gerekiyor. Bu kesinlikle böyle her şeyi devletten de beklemeyecekler. Yoksulun bir de elinden tutmak gerekiyor. Şimdi yoksulun elinde para olmadığı için yapısını yıktırıp yeniden yaptırma olanağı yok. Sonra özellikle Türkiye'deki yapıların yüzde 20'si yerden gelen sorunlar, yüzde 80'i yapıdan gelen sorunlardan dolayı yıkılıyor. Yapısal sorunlar için banka kredi veriyor ama jeofizik araştırmalar için banka kredi vermiyor. Yani yarından tezi yok bankalar yerden gelen sorunlar için de kredi vermeli" dedi.
Son günlerde Malatya, Aydın ve Çorum’da meydana gelen depremlere değinen Prof. Dr. Ercan, "Bunlar depremcik boyutundaydı. Sadece Çorum'da, Ezine Pazarı kırığında bir deprem oldu 4.1 büyüklüğünde bu Ezine Pazarı kırığının diri olduğunu gösteriyor. Diğer depremler daha küçük boyuttaydı, onlarda çekinecek bir durum yok. Ancak Sisam’da beklediğimiz o orta büyüklükteki 5,5-5, 6'ya kadar olacak depremin hiçbiri olmadı henüz. Bu durum orada çekincenin sürdüğünü ve İzmir'de hasar görmüş yapıların bir an önce yıkılıp orada ölümlerin gelecekte önlenmesinin yararını gösteriyor bize. Şimdi Aydın'da depremler çok seyrek aralıklarla oluyor. Kuşadası da Aydın'ın bir ilçesi biliyorsunuz. Depremlerin en sık olduğu yer Sisam Adası ve Kuşadası'nın bulunduğu kesim. O nedenle deprem için en çekinceli olan bölge Aydın'dır. Ama Efeler ilçesi değildir. Aydın'da deprem çekincesi yüksek olan ilçeler Nazilli, Söke, Kuşadası, Ortaklar, Germencik ve Efeler olarak sıralanıyor" diye konuştu.
İzmir’in Seferihisar açıklarında yaşanan depremin büyüklüğünün de 7, yıkım gücünün de 9 olduğunu ifade eden Ercan, şunları söyledi:
"İzmir için zaten bu deprem İzmir'de olmadı, Sisam'da oldu. Depremin büyüklüğü 7, yıkım gücü 9’du. Bu biraz Türkiye'nin ayıbıdır. Sisam bölgesinde 7'den büyük deprem beklemediğim için İzmir'de daha büyük bir deprem beklemiyorum demektir. İzmir'in gerçek depremi İzmir kırığının üzerinde olacak bir depremdir. Eğer İzmir'de 7 büyüklüğünde deprem olsaydı birçok kişinin ölümünden söz edebilirdik. Evet, Sisam'daki kırık boşalmıştır orada bir deprem beklemiyorum. Ama İzmir kırığı gelecekte deprem yaratmak için birikimini sürdürmektedir. Kentsel dönüşüm bu işin tek çaresidir. Depremi ben kısa bir süre içinde beklemediğimi söylemiştim. Kentsel dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor. Yapısal dönüşümden vazgeçip, mahalle ve ilçe boyutunda yıkıp yerine yeniden yapmamız gerekiyor. Bir an önce yapılması gereken budur, belediyelerin ise bu yapıları kontrol ettirip onları yenileme konusunda zorlama yetisi yoktur. Belediyelerin bu yetkisi belediyelere verilirse bu iş hızlanır. Hiçbir şey için asla geç değildir. Dolayısıyla İstanbul depremine daha 20-25 yıl var. İstanbul'da yıkıcı bir deprem olmadı henüz. Kaldı ki Marmara Ereğlisi’nde de deprem olmadı dolayısıyla bugüne kadar yasalar, yönetmelikler çıktı, kentsel dönüşümler için taban haritaları çıkarıldı bundan sonra yapılacak eylem işi hızlandırmak."