Suudi Arabistan'ın, muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı katletmesi dünya kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Kaşıkçı olayının unutulmasını istemeyen dünyaca ünlü Hollywood oyuncusu Sean Penn, İstanbul'a geldi, yetkililerden bilgi aldı, Ankara'ya gitti, AK Parti binasına ziyaret gerçekleştirdi. Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz ile de görüşen Penn'in ziyaretinin detaylarını HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca bugünkü köşesine taşıdı. Karaca'nın yazısının ilgili bölümleri şu şekilde:
Nitekim bakın, silah endüstrisi ile kol kola olan Hollywood’un ‘yüz akı’ sayılan sanatçıları arasında yer alan Sean Penn, Türkiye’deydi. Amacı Cemal Kaşıkçı için belgesel yapmaktı.
Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda çekim yaptı, Ankara’ya gitti, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay ile görüştü ve Çarşamba günü İstanbul’da Hatice Cengiz’i ziyaret etti.
Sean Penn ABD’nin Irak işgalini en yüksek perdeden eleştiren yönetmen/oyuncular arasındaydı. Kendisini Arap baharı adıyla ünlenmiş, diktatörlerine ‘hayır’ diyen halkların isyanı sırasında Tahrir Meydanı’nda da görmüştük. Küba’dan, Mısır’a, Irak’tan İran’a kadar pek çok yerde bulunan, ülkesinin politikalarının yaptığı tahribatı gözlemleyen, kayda alan ve bütün bunları yine ülkesinin insanlarını uyarmak için kullanan bir sanatçı. Yasin Aktay’a Sean Penn ile ilgili ilk izlenimini sorduğumda aldığım cevabın “İki Oscar ödülü almış, bu kadar ünlü bir yıldızdan beklenmeyecek kadar mütevazi, anlamaya çalışan, duyarlı bir kişilik” olması beni hiç şaşırtmadı.
Penn İhvancı olmakla suçlanıyor
Sean Penn ve Yasin Aktay’ın Cemal Kaşıkçı dışında bir ortak noktaları daha var. Her ikisinin de Arap baharı sırasında Mısır’da Tahrir Meydanı'nda çektirilmiş fotoğrafları var ve şimdi her ikisi de o fotoğraflar üzerinden Suudi Arabistan ve BAE’nin finanse ettiği troll orduları tarafından linç ediliyor ve ‘ihvancı’ olmakla itham ediliyorlar.
Sean Penn’e bile ‘İhvancı’ diyebilmek, büyük bir ört-bas çabasının, telaşının parçası olmakla mümkün. Ki bu trol ordularının durumu da, amacı da bu.
"Bu olayın unutulmasını istemiyorum"
Ünlü oyuncuyu harekete geçiren de zaten bu ‘örtbas’ çabasının vehameti olmuş.
“Penn, ülkesinin Suudi Arabistan ile olan ekonomik ilişkileri uğruna bu vahim-vahşi cinayeti örtbas edebileceğine dair edindiği izlenim karşısında isyan ediyor ve buna engel olabilmek için elinden geleni yapmaya koyuluyor. Elinden gelen bir belgesel yapmak olabilir diyerek Türkiye’nin yolunu tutuyor. Olayın cereyan ettiği mahalli, olaya şahit olanları ve olayın duyurulmasında rol alanları dinlemeye karar veriyor. Bunun için benimle temasa geçildiğinde kendilerine elimden gelen yardımı memnuniyetle yapacağımı söyledim” diyor Aktay.
Sean Penn, Hatice Cengiz’le de ayrı bir görüşme gerçekleştirdi. Yapacağı film, her şeyden önce insani bir dram içeriyor ve Cengiz’in Kaşıkçı ile olan nişanlılık süreci, konsolosluğa beraber gitmeleri ve genç kadının gittikçe korkunç bir hal alan olay seyrinin her safhasında yaşadıkları, filmin oluşturmak istediği duyarlılık bağlamında önem arzediyor çünkü.
Sean Penn’in Hatice Cengiz ile yaptığı görüşmede sarfettiği şu cümle sanatçının samimiyetini, nerede durduğunu ve niyetini yeterince ortaya koyuyor. Neden böyle bir belgesel filmi yapmak istediğini anlatırken şöyle söylüyor Penn:
“İki çocuğum var benim ve böyle bir dünya düzeninde yaşamalarını istemiyorum. Tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan bir cinayet karşısında, ABD Başkanı'nın sessiz kaldığı, Putin’in ‘çakk…’ yaptığı bir dünya bu şu an. Ama aslında katili herkes biliyor ve bütün bunlar utanç verici. Bu olayın unutulmasını istemiyorum. Örtbas edilmesini istemiyorum.”
Ünlü aktör ve yönetmenin yapacağı belgeselin gelirinin Kaşıkçı adına kurulacak ve tıpkı Kaşıkçı gibi, fikirleri, duruşları nedeniyle bedel ödeyen gazetecileri destekleyecek bir vakfa ya da faaliyete bağışlayacağı bilinmekte.