Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Antalyada şehit cenazesinde bandonun susturularak tekbir getirilmesiyle ilgili tartışmalarda tarihi bir olayı anlattı. Günay 1994-95 yıllarında Orduda katıldığı bir şehidin cenazesinde belediye ban
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Antalya'da şehit cenazesinde bando takımının cenaze marşını çalmasıyla ilgili, ''bu konudaki tartışmayı 20 yıldan beri sürdürdüğünü'' ifade ederek, ''Doğrusu insanların acılarına, insanların duygu dünyasına devletin biraz daha anlayışlı davranmasını istiyorum. Bu kadar toplum devletinden koparılmaz, bizim ritüellerimizin bize ait olması lazım. Bizim saygımızın, bizim ağıdımızın, bizim acımızın bize ait olması lazım'' dedi.
Cermodern'de basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle yemekte bir araya gelen Günay, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Şırnak'ın Uludere ilçesinde askerleri taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Osman Çelik'in cenaze töreninde yaşananların hatırlatılması üzerine Günay, kendisinin geçmişte de aynı konuda hassasiyeti gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu:
ORDULU ŞEHİDİN CENAZESİNDE CHOPİN
''1994-1995 yıllarında ben CHP'deyken Ordu'dayım Mustafa Malay Ordu Valisi. Birlikte yakındaki bir köydeki bir şehit cenazesine katıldık. Yol yürümeye bile zor bir yol, hendekli bir yol. 20 yaşlarında bir delikanlı şehit olmuş herkes ağlıyor, bağırışıyor. Köy halkı orada bekliyor, göğsünü dövüyor.
Bir ses oldu arkada. Belediye bandosunu getirmişler. Belediye bandosu Chopin çalmaya çalışıyor. Yani yürüyecek yol yok Perşembe'nin bir köyü. İnsanlar şaşırdı. Ağlayacaklar mı susmaları mı gerekiyor? Bu Chopin mi İstiklal Marşı mı. Sonra yürümeye devam eden devlet erkanını görünce onlar da böyle şaşkın ağlamayı azaltarak yürüdü. Ordu'ya döndüğümde arkadaşlara 'ya bu kadar mı devlet halkından kopar. Bu kadar mı devlet halkının hadi yüzünü güldürmüyor acısına bu kadar mı saygısız olur?' dedim. Bu tartışma başlayalı 20 sene oldu. Böyle bir şey olabilir mi dedim Fellini filmi gibi absürt bir şey, komik bir şey, trajik bir şey. Yani köyde insanlar ağlayacak, bildikleri bir ilahi değil, dua değil bir garip bir şey çalıyor. Üstelik çalan da belediye bandosu, onu da çalamıyor. Ne olacak dediler, ne olacak dedim. Bir tekbir var 'Allahu Ekber Allahu Ekber' seyyah tekbir var, bunu herkes bayramdan seyrandan bilir.''
-''Bir tür tarih canlandı''-
Bu tartışmayı 20 yıldan beri sürdürdüğünü ifade eden Günay, Antalya'da da ''böyle bir şey olduğunu bir tür tarihin yenilendiğini ve canlandığını'' vurguladı.
Aynı şekilde köye vardıklarında yine böyle bir ses duyduğunu ve aynı manzarayla karşılaştığını dile getiren Bakan Günay, şunları kaydetti: ''Haber gönderdim kesin bunu bırakın millet ağlayacak. Arkada da bir grup bildiği kadar bir ilahiyi okuyordu. Onu da tabii biz milletimize Mozart, Chopin öğretmediğimiz gibi Itri'den de kopartmışız. Millet ne onu öğrenmiş arada derede, böyle bir köksüz kültürün içinde teslim olmuş giden bir toplum olmuşuz. Onlar onu söylemeye çalıştı bunlar böyle. 'Arkadaşlar şunu durdurun' dedim. Böyle bir yavaşladı, tekrar çıktı. O zaman bağırdım 'millet tekbir getiriyor kardeşim şunu kesin. Chopin midir nedir kesin' dedim sustular. Yani ben doğrusu insanların acılarına insanların, duygu dünyasına devletin biraz daha anlayışlı davranmasını istiyorum. Bu kadar toplum devletinden koparılmaz bizim ritüellerimizin bize ait olması lazım. Bizim saygımızın, bizim ağıdımızın, bizim acımızın bize ait olması lazım.''
Tavrının ''çok sesli müzik karşıtlığı, senfoni müziği karşıtlığı olarak algılanmasının son derece yanlış olacağına'' dikkati çeken Günay, geçen yıl İzmir'de kurulan Anadolu Filarmoni'nin köy köy gezerek konserler verdiğini hem Mozart hem Chopin hem de çökertme çaldıklarına işaret etti. Böylece halkın çok sesli müzikle tanışıp, kaynaşabileceğini vurgulayan Günay, ''Sever ama siz onun ağlayacağı yerde hiç bilmediği bir melodiyi getirip üstelik de kötü bir bando mızıkayla ona dayatırsanız bu devletin cenazemize saygısı yok noktasına taşınır ki ben çok yanlış buluyorum'' diye konuştu.
Bazı kimselerin yaşanan olaya ''AK Parti'nin bakanı ya...'' dediklerini ifade eden Günay, şunları söyledi: ''Bu kadar kıyıcı olmasın insanlar. Bakın söylüyorum size yer ve zamanla. Ben bunun tartışmasını 20 sene önce yaptım. Beni tanıyan herkes benim geçmişten beri bu konularda dikkatli olduğumu, farklı olduğumu bilir. Halkın değerinden kopan siyaset anlayışı bir yere varamaz. Halkın geleneğini, örfünü, dinini bileceksin. Ama onu biz yapıyoruz. Senfoniyle Ümit Tokcan konser verdi. İnanılmaz bir coşku oldu. Samsun'a Devlet Opera ve Balesi'ni kurduk. Şehirleri geziyor ve zaman zaman o halkın çok tanıdığı, bildiği şarkıcılarla türkücülerle birlikte çıkıyor. İşte o zaman biz bir sentez yakalarız. Başkasının eserini ne kadar iyi çalarsan çalar sen onu icra etmiş olursun sadece, kendinden bir şey üretmiş olmazsın. Biraz zahmete gireceksin ve bir sentez yapacağız. Şimdi derdimiz bu. Ben elbette çok sesli müziği keyifle dinliyorum. Ama benim melodimden bir yerden yakalarsam daha yakından seviyorum, dinliyorum. Biz Anadolu'da köy konserleri yapıyoruz inanılmaz alkış alıyor. Ancak öyle yerlerde de gördüm ki ben bile 'bitse de gitsek bu eziyet bize olur mu' dedim. Sonra da bitince dedim ki 'bir tane halkın bileceği şarkınız türkünüz yok muydu sizin'? Böyle sevdireceğiz biz bu işi. Her toplum kendisinden bir şey kattığı zaman onun özgünlüğü, özelliği önemi oluyor. Beethoven'i çok iyi icra edebilirsin tamam ama senin kendi melodinden Aşık Veysel'den, Karacaoğlan'dan evrensele bir şey çıkarabiliyor musun işte o zaman bir yere gelirsin.''