İhraç edilmelerinin ardından "İşimizi geri istiyoruz" talebiyle başladıkları açlık grevinin 226'ncı günündeki davada tahliye edilen Semih Özakça, tahliyesine sevinemediğini söyledi.
Olağanüstü hâl (OHAL) uygulaması kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilmelerinin ardından "İşimizi geri istiyoruz" talebiyle başladıkları açlık grevinin 226'ncı gününde görülen davanın üçüncü duruşmasında Semih Özakça adli kontrol şartıyla tahliyeedildi. Nuriye Gülmen'in tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme kararına tepki gösteren Özakça, "Kendi tahliyeme sevinemedim. Nuriye'nin hâlâ içeride olmasına öfkeliyim" dedi.
Tahliyesi nin ardından evinde açıklama yapan Özakça, “Nuriye-Semih demenin, işimi geri istiyorum demenin bir bedeli var ülkemizde. Bu bedeli biz eksiksiz ödeyeceğiz ama sonunda mutlaka biz kazanacağız” diye konuştu. Yol arkadaşı Nuriye Gülmen’in tahliye edilmemesine “öfkelendiğini” söyleyen Özakça, kendi tahliyesine sevinemediğini ifade etti.
"Sonunda kazanacağız"
Tahliye kararından saatler sonra Sincan Cezaevi’nden ambulansla çıkartılan Özakça, sivil polisler eşliğinde evine geldi. Cumhuriyekt'in haberine göre,151 gün sonra cezaevinden çıkan Semih Özakça şunları kaydetti:
“Bizim direnişimiz işimize geri dönme talepliydi ve hale bu talebimiz sürüyor. Bizler emekçiyiz, eğitimciyiz. İşten atılan binleriz. Biz sadece kendimiz için direnmedik. ‘İşimize döndüğümüzde açlık grevimizi bitiririz ama emekçilerin direnişi devam edecektir’ dedik. Ancak gündem olduktan sonra, halkta bir karşılığı olduğu için tutuklandık. Bu tabii ki iktidarın politikalarını rahatsız eden bir direniş olduğu için tutuklandık. İktidar bizim üzerimize çok büyük oyunlar oynamaya çalıştı ve hala aynı şekilde devam ediyor.
Hapishanede birçok kötü uygulama ile karşılaştık. Baskı ve işkence ile karşılaştık ve tehditlerle karşılaştık. Burada en son tehdit olarak da zorla müdahale tehdidiydi. Hastaneye kaldırıldık zorla müdahale için. Zorla müdahalenin ölüm olduğunu biliyoruz. İnsanların zorla müdahalelerde nasıl yaşıyan ölü haline geldiğini, kendi bilincini kaybettiğini, çocuklaştığını, yürüyemediğini, sakat kaldığını biliyoruz. Biz yaşayan ölü olmak istemedik. Ölmek de istemedik. Tam tersine yaşamak için, işimizle hakkımızla, emeğimizle yaşamak için direnişi seçtik. Direnmeye de devam edeceğiz. Bizim tek çıkar yolumuz bu kaldı. Kazanacağımıza inanıyorum."
"Sevinemedim"
Yol arkadaşı Gülmen’in tahliye edilmemesine ise “Şu anda Nuriye Gülmen hala tutuklu ve hastanede zorla müdahale saldırısı ile karşı karşıya. Onun tahliye edilmemesi beni açıkça öfkelendirdi kendi tahliyeme sevinemedim” dedi. İşlerini geri alana kadar mücadelelerine devam edeceklerini belirten Özakça, “Bizim temel hedefimiz işimize dönmek olduğu için ‘içerde veya dışarda direnişimiz devam edecek’ demiştik. Nuriye-Semih demenin, işimi geri istiyorum demenin bir bedeli var ülkemizde. Bu bedeli ödeyeceksek, eksiksiz ödememiz lazım. Bu bedeli biz eksiksiz ödeyeceğiz ama sonunda mutlaka biz kazanacağız” sözleriyle tepki gösterdi.
"Yüreklere ağırlık çöktü"
Özakça’nın tutuklanmasının ardından kendisi de açlık grevine başlayan eşi Esra Özakça, cezaevi önünde tahliye edilen eşini beklerken, “Bu dava başından beri olmaması gereken bir davaydı. Nuriye ve Semih tutuklanmamalıydı bile. Bu kadar işkence gördüler. Yaşanan şeyler o kadar derin ve o kadar acı verici ki.. Hele Nuriye’nin Numune’den sonra yaşadıkları gerçekten hepimizin yüreklerine bir ağırlık çöktürdü. Vicdanında bir ağırlık” dedi. Özakça’nın dedesi Ali Rıza Özakça da “Bizim torundan bir örgüt çıkmaz. Biz onu terbiyeli, ahlaklı yetiştirdik. Dürüst olduğu için bunlar başına geldi” dedi. Veli Saçılık da Özakça’yı ilk gördüğü an “Nasıl dışarıda iyi direnebildik mi” diye sordu.