Deniz Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan, fakat istifa eden Nusret Güner, 6 ay sonra suskunluğunu bozdu.
Deniz Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan Güner, istifa ederek herkesi şaşırtmıştı. Güner 6 ay sonra suskunluğunu bozdu ve önemli açıklamalarda bulundu.
İşte, “Biz darbeyi denizde mi yapacaktık? Böyle şey olur mu?” diyen Güner Paşa’nın Sözcü Gazetesi'nden Saygı Öztürk'e verdiği röportaj:
Balyoz’da 160 askerinin hapis cezası almasına isyan eden Güner, “Deniz Kuvvetleri her şeyim” dedi ve ekledi: Adalete inancım kalmadı. Halkın sessizliği yüreğimi yakıyor…
Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner, önceden hazırladığı mesajın saat bölümüne 17.15 yazdı. Emir subayına “İşte, 28 Ocak 2013 saat 17.15 benim için güneşin battığı andır. Dilerim, bu batış Deniz Kuvvetleri’nde de yeni bir güneşin doğuşu olmasına vesile olur” deyip veda yazısını uzattı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın tüm birimlerine gönderilen ve “Değerli silah arkadaşlarım” diye başlayan mesajın konusu ise “Arz-ı veda” olarak yazılmıştı.
Büyük şaşkınlık
Emir subayı 3 sayfalık veda mesajını alıp odadan ayrılırken komutanın gözleri doldu. Odadaki fotoğrafına baktı. Daha 5 yaşındayken Bahriye üniforması giydirilmişti. Babası, dedesi, amcaları hep denizciydi. O, denizci ailenin tek asker ferdi oldu. Donanma Komutanlığı’ndan sonra ağustos ayında Deniz Kuvvetleri Komutanı olacaktı. Böyle onurlu bir göreve terfi edecekken ayrılması askerleri şoke etmişti. Kimisi de “Emrindeki o kadar insan tutuklanırken, bu komutanın ayrılmasını” yürekten alkışlıyordu.
O sessiz, o konuşmayan komutanın eylemi de sessizdi. 6 ay süren yoğun çabalar sonuç vermiş ve komutan ilk kez konuşmayı kabul etmişti. Kapıda bizi karşılayan saçı-sakalı uzamış birisini görünce inanın bizler de şaşırdık. Nusret Güner de şaşırdığımızı anlamış olacak ki sohbete “saç-sakal” diye başladık. “Protesto mu?” diye sorduğumda şunları söyledi:
“Evet, kendi çapımda bir protesto. Deniz Kuvvetleri’ni bu duruma düşürenleri ve buna sessiz kalan yetkilileri, ilgilileri protesto ediyorum. Deniz Kuvvetlerimiz dünya çapındadır. Deniz Kuvvetleri’ni bitirmeye çalıştılar. Bana kimse ‘Deniz Kuvvetleri darbe yapacaktı’, ‘100 tane casus vardı’ demesin.
Gözyaşını zor tuttu
Benden nasıl 75 casus çıkar Saygı Bey. 1’i koramiral, 4 tane amiral, çoğu kurmay albay, birçok kıymetli subayım, nasıl casusluk yapar? İnanın yüreğim o kadar yanıyor ki. Yüreğimin yangını kime biliyor musunuz? Buna ses çıkartmayan Türk Milleti’ne.”
“Deniz Kuvvetleri benim için her şey” dedi. Sesi titredi. Başını tavana dikti. Göz yaşlarının akmamasını istiyordu. Böyle zamanlarda hep demli bir çay isterdi. Ancak oruç tuttuğu için o an çay içemeyecekti. Sessizlik oldu. Komutan saçını düzeltti, devam etti:
“Kişiler hiç önemli değil. Ben olayım, diğer arkadaşlar olsun, kendini feda edebilirler. Ama Deniz Kuvvetleri’ni bu duruma kimse düşüremez. Bakın gözlerim yaşarıyor, tüylerim diken diken oluyor. Ama benim yaptığım bu hareketi küçültmeye çalışanlara da ne diyebilirim yani?”
“Askerim ne yaptı?”
Şimdilerde “darbeci”, “casus” diye yargılananların bazıları da Güner’in arkadaşı ya da emrinde çalışmış komutan. Onları “darbe yapacaktınız, casusluk yapacaktınız” diye cezaevine attılar. Söz Nusret Güner’de:
“13 yaşından beri beraber olduğum bir insan, bu halini nasıl anlatabilirim. Genelkurmay Başkanı bile hapiste neticede. Bunlara Türk Milleti’nin niye ses çıkarmadığına inanın kahroluyorum. Tabii biz, devlet terbiyesiyle büyüdüğümüz için, bu olaylar çıktığından itibaren elimizden gelen gayreti göstermeye çalıştık. 21 Eylül 2012 tarihi Balyoz Davası kararlarının verildiği tarih. Yaklaşık 160 denizcim, amiralinden albayına, binbaşısına, yüzbaşısına kadar 16 yıl, 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 160X18 yıl. Bunlar ne yaptılar ki biz farkına varmadık?
“Çok düşündüm”
21 Eylül 2012’de hukuka, adalet sistemine olan bütün inancımı yitirdim. Bu karardan sonra bir hafta sabrettim. Ani karar veren birisi olmama rağmen çok düşündüm, taşındım, kendi kendime ‘Aman ani bir karar verme Nusret’ dedim. 28 Eylül 2012’de istifa dilekçemi yazdım.”
Paşa’nın duası: Allahım deniz subayı olmayacaksam öleyim
Emekli Oramiral Nusret Güner, bana çocukluk fotoğrafını gösterdi ve şöyle dedi:
“Bu, (okula bir yaş küçük gittim ben) beş yaşında pasomdaki resimdir bu. Ben beş yaşında bahriye üniforması giydim ve kendimi bildim bileli, bu yaşta da, her gece dua ederim. İnançlı bir insanım. ‘Allah’ım ben deniz subayı olmayacaksam öleyim’ diye dua ederdim. Ve ben kazara Deniz Kuvvetleri’ne girmiş bir insan değilim. Hani girerler ya bir sürü liselere vs. onu kazanmıştır.”
Tutuklu askerlere destek için sakallarını kesmiyor
Cezaevinde Balyoz Davası sanıkları açlık grevine başladıkları 29 Haziran’dan bu yana Nusret Güner de, saçınısakalını kesmiyordu. Emekli Oramiral Nusret Güner, “Osmanlı İmparatorluğu zamanında donanmanın başına karacılardan geçirmişler vs. ama inanın benim bütün sülalem denizci. Babam kaptan, babamın babası kaptan, annemin babası kaptan, babamın bütün dayıları, amcası kaptan. Ancak ben ilk asker olanım sülalemde” diyor.
Güner’in anları…
O konuşurken, gözüm komutanın askerlik fotoğraflarına takılıyor. Denizci olmanın ayrıcalıklarından söz ederken, “Şunu anlatayım size, bu çok önemli” diyor. Onun için önemli olanı, nasıl bir ruh haliyle yetiştiklerini dinliyorum:
“Maaşımızı bilmezdik”
“Bizim hissiyatımızı, bizden evvelki neslimizin nasıl yetiştirdiğini anlatayım size. 1972 yılının 30 Ağustos’unda biz teğmen olduk, subay çıktık yani. Düşünebiliyor musunuz, 6 yıl yatılı hayat. İnanır mısınız, bir hafta sonra maaş alacağız, maaşımızı bilmiyoruz. Hani insan maaşını 400 mü, 420 mi bilmeyebilir, ama hayır 400 mü yoksa 4 bin mi alacağız bilmiyoruz.
Bütün arkadaşlar böyleydik. Bizim nesil böyle yetişti. Ben tabii vatanseverlik sadece askerlerindir demiyorum. Ama bizi böyle bir nesil yetiştirdi. Biz çocuklarımızı böyle yetiştirecek miyiz bilemiyorum.”