Ortaköy’deki katliamın altından bir organizasyon çıktı. Türkiye’yi Ortadoğu politikasında dize getirmeye çalışan ‘üst aklın’ önce tetikçisi yılbaşı akşamı ‘Allahu Ekber’ diyerek 39 kişiyi katlederek görevini yaptı. Ardından ‘algı operasyonu’na girişen sivil uzantıları, ‘Bakın işte. Reina’da radikal Müslüman teröristler yılbaşı kutlamaları yapan laiklerin yaşam tarzını hedef aldı’ söylemleriyle, operasyonda üzerlerine düşen görevi yapmaya başladı. Son bir kaç günde muhafazakar bir gazetede veya Diyanet tarafından yılbaşı kutlamasının Müslümanlık inancından yeri olmadığına yönelik açıklamalarının saldırının gerekçesi olduğunu söyleyip ‘Bu iklimi siz yarattınız’ diyerek katliamdan hükümeti sorumlu tutmaya kadar gittiler. Yani katliam, hükümeti hedef alan siyasi operasyona dönüştü. 

HÜKÜMETE YÜKLENDİLER

Normal şartlarda, muhalefeti ile medyasıyla hükümete destek olunması gerekirken, tam tersine daha tetikçinin katliamda kullandığı mermilerin barut kokusu dağılmadan CHP, medya ve bazı STK’lar, Reina saldırısından adeta hükümeti ve Müslümanları sorumlu tuttu. Artık ‘üst aklın kuklası’ olduğu ortaya çıkan DEAŞ da, Türkiye’de sayısız eylem yapmasına rağmen ilk kez Reina eylemini üstlendi. DEAŞ’ ın bugüne kadar sayısız katliamında yapılmayan ‘yaşam biçimi’ tartışması da yapılmaya başlandı.  

Reina saldırısının emri en az iki ay önce verildiği belirtilirken, algı operasyonu yürüten kesim, bir kaç gün önce yapılmış gazete haberleri ve Diyanet açıklamasını gerekçe göstererek, terör saldırısının amacı doğrultusunda Türkiye’de mezhepsel ve ideolojik fay hatlarını harekete geçirmeye çalıştılar. 

TIPKI DANIŞTAY GİBİ

Alparslan Arslan isimli bir tetikçi Danıştay’a kanlı bir saldırı düzenleyerek bir hakimi şehit etmişti. Danıştay Başkanvekili Tansel Çölaşan “Saldırgan ‘Allahu Ekber’ diyerek ateş etti” demişti. Ardından ‘Saldırgan, başörtüsü yasağı nedeniyle saldırıyı yaptı. Vakit ve hükümet, başörtüsü yasağının kalkması yönündeki açıklamalarıyla eyleme zemin hazırladı’ söylemleri başlamıştı. Sonra saldırganın böyle bir şey söylemediği, kumpasın da FETÖ işi olduğu ortaya çıktı. Ama olay yerine giden hükümet üyeleri ‘Türkiye laiktir laik kalacak’ söylemleriyle hedef oldu.Reina saldırısı sonrasında da Danıştay saldırısında olduğu gibi yine Vakit gazetesinin bir haberi ve Diyanet’in Müslümanlıktaki kutsal olan ve olmayan uygulamalara yönelik açıklaması gerekçe gösterildi. 

İKİ İSİM DİKKAT ÇEKTİ

‘Yaşam biçimi’ tartışmaları başlatan isimler arasında, CHP lideri Kılıçdaroğlu ve Hürriyet yazarı Taha Akyol’un olması dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Hükümet hangi adımları atıyor olursa olsun, terör saldırıları engellenememektedir. Her terör saldırısı sonrası yapılan açıklamalar ve alındığı, alınacağı söylenen önlemler adeta terör örgütlerine bir sonraki saldırıları için cesaret vermektedir.” Akyol ise “Reina’daki terörün özelliği ‘hayat tarzı katliamı’ olmasıdır! Eğlenen masum insanlar yaşam biçimlerinden dolayı katledildiler (...) O kadar derin bir problem ki, Hz. Ali’yi bile ‘kâfir’ diyerek bu kafa şehit etmişti” ifadelerini kullandı.  Üst aklın yurtdışındaki uzantıları da devreye girdi. BBC’de Erdoğan düşmanlığıyla öne çıkan Mark Almond, “Bölge için model gösterilen Türkiye, bugün Pakistan’ın izinden gidiyor (...) Şiddetin tırmandığı kriz dönemlerinde insanlar sorunları çözebilecek güçlü bir lider arar. Peki ya zaten güçlü bir lider iktidardayken ülke terörizmin yarattığı kaosun içindeyse? (...) Belki iktidar partisi içerisinde Erdoğan’ın gücü tekeline almasından rahatsız olanlar vardır. Ancak Erdoğan’a karşı çıkacak cesaretleri ya da yeterli sayıları olduğundan şüpheliyim” diye konuştu.