ABD'nin Çin'e karşı kullanmaktan çekinmediği ayrılıkçı Uygur hareketinin başını çeken Dünya Uygur Kurultayı (DUK), 8. Genel Kurulu’nu Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da gerçekleştirdi. Kurultayın yeni başkanını seçtiği bu toplantılara, dikkat çek
İsrail’in Filistin’deki sivil katliamları dünya genelinde tepkilere neden olurken, DUK’un bu konuda sessiz kalması dikkat çekti. Toplantıya katılan bazı Yahudi kuruluşları ve İsrail yanlısı isimlerin İsrail desteklerini açıkça ifade etmelerine rağmen, Filistin’deki katliamlara dair tek bir kınama bile yapılmaması, ABD destekli bu yapının asıl amacını sorgulatıyor. İsrail karşıtı eylemleri “Yahudi düşmanlığı” olarak tanımlayan, İsrail destekçisi moderatör Dean Baxendale ise Hamas ve Çin karşıtı konuşmalar yaptı.
Panelin moderatörü Dean Baxendale de Hamas’ı terör örgütü olarak nitelendiriyor. İsrail karşıtı protestolara dahi karşı çıkan Baxendale, ‘İsrail’in yanında durun’ çağrıları da yaptı.
Her fırsatta İsrail’e desteğini açıkça dile getiren Baxendale, “Nehirden denize özgür Filistin” sloganına da karşı çıkarak, “Bu, kamusal alanda yapılan özgür ve adil bir konuşma değil, Yahudileri yok etmeye kararlı olanların konuşmasıdır, buna bir son verilmeli” demişti.
Baxendale ayrıca, Çin Komünist Partisi’nin Hamas’ı desteklediğini iddia etmişti.
Dünya Uygur Kurultayı İngiltere Danışmanı olarak görev yapan Mia Hasenson-Gross, aynı zamanda İngiltere merkezli bir Yahudi sivil toplum kuruluşu olan Rene Cassin'in İcra Direktörü olarak görev yapmaktadır. Adını İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin hazırlanmasında katkıları olan Nobel ödüllü Rene Cassin'den alan bu kuruluşun vizyonu, internet sitesinde, tüm insanların insan haklarından tam anlamıyla faydalandığı bir dünya yaratma hedefi olarak açıklanıyor. Ayrıca, Yahudi toplumunun üyeleriyle beraber hem kendi içlerinde hem de dış paydaşlarla bu hakları savunmak ve geliştirmek amacıyla faaliyet gösterdikleri belirtiliyor.
Gross’in İcra Direktörlüğünü yaptığı Rene Cassin, İngiltere’de bir Yahudi sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor.
İsmini, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hazırlanmasına katkıları da olan Nobel Ödüllü Rene Cassin’den alan kuruluşun internet sitesinde bulunan ‘Vizyonumuz’ başlığı altında şu ifadelere yer veriliyor:
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde yer aldığı gibi herkesin tüm insan haklarından tam olarak yararlandığı bir dünyadır. Yahudi cemaatinin üyeleri, hem topluluk içinde hem de topluluk dışındaki paydaşlarla birlikte bu hakları teşvik etmek ve korumak için aktif olarak yer almaktadır.”
Kurum, ‘misyonunu’ ise şu ifadelerle aktarıyor:
“Yahudi deneyimlerinden ve değerlerinden yararlanarak tüm insanların evrensel haklarını teşvik etmek ve korumaktır.”
Sitede ayrıca şu ifadeler de dikkat çekiyor:
“Yarının Yahudi insan hakları savunucularını güçlendirmek. Yahudi değerlerinden ve deneyimlerinden ilham alıyoruz. Yahudi cemaati içinde insan haklarının önemi, bunların tasarım ve gelişimine birçok Yahudi katkısı ve insan haklarının çağdaş önemini sürekli olarak savunuyoruz.”
Rene Cassin, İsrail’e karşı direnen Filistinli Hamas’ı da terörist zulüm yapmakla suçluyor.
Kuruluşun Misyonu ve Değerleri
Kuruluşun 'misyon' bölümünde ise, Yahudi toplumunun tecrübeleri ve kültürel değerlerinden faydalanarak tüm insanların evrensel haklarını koruma ve teşvik etme amacı vurgulanıyor. Öne çıkarılan diğer bir hedef ise Yahudi cemaatinden yeni insan hakları savunucularını desteklemek olarak ifade ediliyor. Organizasyon, insan haklarına dair güncel önemin altını çizerken, Yahudi topluluğunun bu hakların tarihsel gelişimine olan katkılarını sürekli olarak hatırlatmayı misyonları arasında görüyor.
Bu kuruluş, İsrail’e karşı direniş gösteren Filistinli Hamas hareketini ‘terörist zulüm’ uygulamakla suçlayarak, açıkça İsrail lehine bir tutum sergiliyor.
Dünya Uygur Kurultayı da bugüne kadar İsrail’in Filistin ve Lübnan’da yaptığı katliamlara sessiz kalmasıyla dikkat çekti. DUK, Hamas’ın İsrail’e saldırısından 3 gün sonra 10 Ekim’de açıklama yaparak İsrail’e destek verdi.
“Hamas'ın sivillere yönelik saldırılarını kınıyor ve şiddete maruz kalan herkesin yanında yer alıyoruz” ifadelerini içeren ve eski DUK Başkanı Dolkun İsa’nın sosyal medya hesaplarından paylaşılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“DUK, Hamas'ın İsrailli sivillere yönelik korkunç saldırılarını şiddetle kınıyor ve çatışmanın tırmanması ve daha fazla can kaybı olasılığından derin endişe duyuyor. Biz terör ve savaştan zarar gören herkesle dayanışma içindeyiz, şiddetten etkilenen herkesi dualarımızda tutuyoruz. DUK, uluslararası toplumu sivillerin yaşamlarını korumak ve Orta Doğu'da adil ve kalıcı bir barış için etkili bir mekanizma oluşturmak için acilen harekete geçmeye çağırıyor.”
Öte yandan, İsrail’in hastaneler ve kamplar başta olmak üzere düzenlediği ve on binlerce kişinin hayatını kaybettiği saldırılara DUK’tan herhangi bir tepki gelmemesi dikkat çekti.
Kurultayın sonunda yeni görevlendirmeler açıklandı. DUK’un başkanlığına Turguncan Alavuddin seçilirken, Rushan Abbas, ABD iç güvenlik ve istihbarat kuruluşlarındaki geçmişiyle bilinen ve Çin karşıtı eylemlerle tanınan bir isim olarak, İcra Kurulu Başkanı pozisyonuna getirildi. Rushan Abbas’ın geçmişinde Pentagon, Adalet Bakanlığı gibi ABD’nin kilit güvenlik organlarında görev yapması, ABD’nin bu ayrılıkçı hareket üzerindeki nüfuzunu açıkça ortaya koyuyor. Abbas ayrıca, 2004 yılında Guantanamo’da, Türkistan İslam Partisi gibi terör örgütleriyle bağlantılı kişilerin tercümanlığını yapmıştı.
ABD’nin “Gölge CIA” olarak bilinen ve özellikle Çin’e karşı müdahaleci politikalarıyla öne çıkan National Endowment for Democracy (NED) ile sıkı bağları bulunan DUK, Soğuk Savaş dönemi CIA taktiklerinin günümüzdeki uygulayıcısı konumunda. NED gibi yapılanmalar aracılığıyla ayrılıkçı hareketleri destekleyen ABD, Uygur kurultayı üzerinden bölgeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik stratejiler yürütüyor.
Toplantıya katılan Yahudi kuruluşları ve İsrail yanlısı isimlerin, Doğu Türkistan üzerinden Çin’e karşı kurulan propagandanın Batı merkezli olduğuna dair güçlü bir kanıt sunduğu açık. Dünya Uygur Kurultayı, ABD’nin Ortadoğu ve Asya’da Çin’e karşı ayrılıkçı hareketleri kışkırtma stratejisinin bir parçası olmaya devam ediyor.