14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz davasında mahkeme doğum belgesi, nüfus kaydı ve kemik yaşına rağmen yetki ve görevi dışına çıkarak mağdurun yaşını büyüttü. Sanık da beraat etti.
Tokat'ta, D.K. adlı kız çocuğunun, kendisinden dokuz yaş büyük erkek arkadaşı tarafından istismar edilmesine ilişkin davada, kız çocuğunun istismar tarihinde 14 yaşında olduğunu gösteren nüfus kaydına, doğum belgesine ve Adli Tıp'ın "Doğum tarihiyle kemik yaşının uyumlu olduğunu" yönündeki raporuna ve savcının 22 buçuk yıla kadar hapis cezası istemesine rağmen mahkeme , skandal bir yöntemle beraata hükmetti.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre; heyet, sanığın “Ben onu 17 yaşında sanıyordum” şeklindeki ifadesini ve bir hastanenin “Muayane tarihinde genel görünüm itibariyle 16-18 yaşlarında olabileceği” yönündeki ‘tahmini’ raporunu dikkate aldı.
D.K.’nin yaşını büyütüp 14’ten 15’e çeken mahkeme, 15 yaşından büyük mağdurun rıza ile girdiği ilişkilerdeki suçlar şikayete tabi olduğu, çocuğun da ilk ifadesinde şikayetçi olmadığını savunarak, beraata hükmetti.
Tokat Almus’ta yaşayan 1997 doğumlu D.K. adlı kız çocuğu, 2012 yılının ilk aylarında, o tarihte 23 yaşında olan T.Ö. ile sevgili oldu.
Liseli D.K.’nin iddiasına göre, Mayıs 2012’de T.Ö. ile evde birlikte oldu ve bekaretini kaybetti.
D.K., 20 Mayıs 2012’te T.Ö. ile kaçmak isteyince annesine yakalandı. Ailesi, kızlarının istismar edildiğini belirterek, şikayetçi oldu. D.K., savcılıktaki ifadesinde, T.Ö. ile rızasıyla birlikte olduğunu belirterek, “T. benim 14 yaşında olduğumu bilerek, benimle ilişkiye geçti” dedi ve şikayetçi olmadığını söyledi. Buna karşılık T.Ö., “D.K. bana 17 yaşında olduğunu, üç ay sonra 18’e gireceğini söyledi. Küçük olduğunu bilsem ilişkiye girmezdim” dedi.
Bu işlemlerden sonra T.Ö., 15 yaşından küçük çocuğu, rızası dahilinde de olsa istismar ettiği için tutuklandı. T.Ö. hakkında “nitelikli cinsel istismar ve cinsel amaçlı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” iddiasıyla Tokat Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Savcı 22 buçuk yıl istedi
Bu arada D.K.’nın ailesi İzmir’e taşındı. Ruh sağlığının bozulduğu saptanan D.K. intihara kalkıştı. Mahkeme tarafından talimatla ifadesi alınan D.K., bu kez rızası dışında ve tehditle birlikte olmak zorunda kaldığını savundu.
Mahkeme, D.K.’nin yaşının tespiti için nüfus kayıt örneklerini istedi. Tutanaklara göre D.K. 8 Aralık 1997’de doğmuş ve dört gün sonra nüfusa kaydedilmişti. Şu halde, istismar edildiği tarihte D.K., 14 yaşındaydı. Karşıkaya Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün raporuna göre de “Doğum tarihiyle kemik yaşının uyumlu olduğunu” bildirildi. Bu arada, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından hazırlanan raporda D.K.’nin “Muayane tarihinde genel görünüm itibariyle 16-18 yaşlarında olabileceği” tahmini yapıldı. Savcı Aydın Beyhan, Türk Ceza Kanunu’nun 103/6. maddesine göre, “çocuğun cinsel istismarı” suçundan en az on beş yıl ve ‘cinsel amaçlı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan da bir buçuk yıldan yedi buçuk yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi. Hakim Meryem Gezkaya başkanlığındaki mahkeme, 4 Temmuz’da kararını açıkladı. Heyet, Ceza Muhakemeleri Kanunu’ndaki “Mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; mahkeme, ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir” şeklindeki maddeye göre, D.K.’nin 8 Aralık 1997 olan doğum tarihini 8 Aralık 1996 olarak değiştirdi. Bu ‘düzeltme’ sonrası D.K.’nin, suç tarihindeki yaşı 15’e çıkmış oldu. Ardından mahkeme, “15 yaşını bitiren mağdurla rızasıyla cinsel ilişkiye girme” suçunun şikayete tabi olduğunu, D.K.’nin olaydan hemen sonraki ifadesinde T.Ö.’den şikayetçi olmadığını beyan ettiği savunularak, dava düşürüldü ve T.Ö. suçsuz bulundu. Heyet ayrıca, “kişiyi hürriyetinden yoksul kılma” bakımdan da suçun unsurları oluşmadığı iddiasıyla beraata hükmetti.
D.K.’nin avukatı Şerif Özgür Urfa, “Mahkeme 14 yaşındaki çocuğun yaşını sırf sanığı beraat ettirmek üzere doğum belgesi, nüfus kaydı ve kemik yaşına rağmen yetkisi ve görevi olmamasına rağmen büyüterek verdiği bu kararla suça ortak olmuştur. Cinsel suçlardaki cezalarda yalnızca yasal değişiklik yaparak bu suçların engellenemeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kararı kabul etmiyoruz, her türlü yasal yol ve toplumsal mücadele araçlarıyla verilen kararı değiştirmek için çaba sarf edeceğiz” dedi.