Türkiye, Süleyman Şah Türbesi operasyonunu başlatmadan önce PKK ve IŞID’e, askerlere bir tek kurşun sıkılırsa bunun bedelinin ağır olacağı mesajını iletti. Operasyonun çatışma yaşanmadan yapılmasının ardında bu kararlılık yat
Operasyon için bütün hazırlıklar tamamlandıktan, risk analizleri yapıldıktan sonra bölgede uzun süredir birbirleriyle savaşan, karakola doğru harekete geçen Türk askerine saldırıda bulunma ihtimali olan iki örgüt, PKK ve IŞİD’e mesaj yollanıyor:
“Tek bir kurşun sıkılırsa, ağır bedel ödersiniz.”
Süleyman Şah Türbesi’ne düzenlenen operasyonun çatışma ve sıcak temas olmadan gerçekleşebilmesinin en önemli nedeni bu kararlılık.
Suriye’deki Türk toprağı olan Süleyman Şah Saygı Karakolu ve türbesine yönelik operasyon için düğmeye aslında yeni basılmış değil. Karakolun çevresini kuşatan IŞİD’in Türkiye’ye “Bayrağı indirin yoksa saldırırız” mesajı verdiği Mart 2014’ten bu yana Genelkurmay, olası bir saldırı veya personelin tahliyesi için birden çok planlama yaptı. Bunların bir bölümünü bu köşeden de okudunuz. Peki, uzun beklemeden sonra neden şimdi harekete geçildi, operasyon nasıl gerçekleştirildi? Aldığım bilgileri şöyle sıralayabilirim:
‘Musul ders oldu’
Çatışma bölgelerinin ortasında kalan karakola önce personel daha sonra ağır silah takviyesi yapan Türkiye, bölgedeki gelişmeleri an be an izlemeyi sürdürdü. Olası bir saldırıda dakikalar içinde karakola müdahalede bulunmaya yönelik planlamalar da yapıldı.
Ancak, çevreyle iletişimi kesilen karakolun ihtiyaçları bunlarla sınırlı değildi. Karakoldaki personelin ihtiyaçları, karakolun ihtiyaçlarının sağlanması zorunluluğu, sürekli ikmal yapılmasını gerekli kılıyordu.
Türkiye, IŞİD’in karakolun çevresindeki hâkimiyetine rağmen son ana kadar ikmali aksatmadı.
Ancak 2 saatlik mesafedeki karakola, son dönemde yapılan ikmalin ulaşması bir haftayı bulmaya, iletişim de güçlükle sürdürülmeye başlandı.
Ankara ile internet üzerinden iletişim kurabilen karakoldakilerin, bölgede artan çatışmalar nedeniyle her an sıcak bir çatışmanın ortasında kendilerini bulma ihtimali de güçlendi. Ankara bu nedenle, yetkililerin yaptığı değerlendirme üzerinden söylemek gerekirse, hep “diken üstündeydi.”
Binbaşı Oğuzhan Şimşek’in komutasındaki karakolda bulunan bir bölümü bordo bereli toplam 38 personelin son 8 aydır değiştirilememesi de önemli bir parametre olarak değerlendirildi ve Ankara, operasyon konusundaki kararını verdi. Bu süreçte, kararın verilmesindeki en önemli etkenlerden birisi de Musul Başkonsolosluğu deneyimi oldu.
Konsolosluk çalışanlarının IŞİD tarafından rehin alınması deneyimi karakol için hemen harekete geçilmesi kararının alınmasını kolaylaştırdı.
Süleyman Şah Karakolu’nun, yani Türk toprağının akıbetinin ne olacağı problemine de bu aşamada yanıt bulundu. Zaten daha önce Caber Kalesi’nden taşınan, yani orijinal yerinde bulunmayan türbenin, şartlar normalleşene kadar yine Suriye’de aynı büyüklükte bir yere taşınması formülü oluşturuldu.
Araştırmalar sonrasında birçok barajın ve baraj baskını riskinin olduğu bölgede, hem bu riskin hem de güvenlik riskinin en az olduğu Eşme tespit edildi.
Türkmen ve Kürtler’in yaşadığı, çevresi kısa süre öncesine kadar IŞİD’ın, şimdi ise PYD’nin kontrolünde bulunan köyün her iki örgüte de angaje olmaması bu tercihte etkili oldu.
Öncü operasyon
Karakolun taşınacağı bölge seçildikten sonra, hem bu alanın hem de Süleyman Şah’a giden yolun güvenliğinin sağlanması için özel kuvvetlere görev verildi. Yaklaşık 3 gün önce bölgeye giden Özel Kuvvetler’e bağlı subaylar, her iki bölgedeki mayınlı alanları, tuzaklamaları tespit etti, riskleri belirledi, 30 kilometrelik bir güzergâhta alan temizliği yaptı. Bu subaylardan bazıları, iki bölgedeki hâkim tepelere konuşlanarak, olası bir çatışmaya karşı stratejik alanları kontrol altına aldı.
Eşme’ye bu aşamadan sonra 60’a yakın istihkâm personeli gönderilerek, bölge tamamen temizlendi, prefabrike yapılar için hazırlıklara başlandı. Operasyonun altyapısı öncü operasyonlarla sağlandı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, IŞİD’e karşı savaşan koalisyon güçlerini oluşturan ülkelerden ABD, İngiltere ve Fransa’ya, önceki temaslarında operasyonun mesajlarını kısmen vermişti.
Düğmeye basılacağı aşamada bu ülkeler yeniden bilgilendirildi ve operasyonun koordinatları verilerek, olası bir yanlış alarma geçmelerinin önü alındı.
Operasyonun 21.00’de başlayıp, 9 saatte bitirilmesi planlandı ve tam öngörülen saatlerde de operasyon yapıldı.
Bölgeye yönelik risk analizleri, sınırı geçen birliklerin, IŞİD veya PYD unsurlarıyla karşı karşıya kalabileceğini gösteriyordu.
Bu nedenle, operasyondan hemen önce kararlılık mesajı verildi ve özel kanallardan her iki örgüte, “tek bir kurşun sıkarsanız, ağır bedel ödersiniz” mesajı gönderildi.
Eşme’deki güvenlik
Mesajın etkisi, operasyonda kendisini gösterdi ve operasyon boyunca her iki örgütün silahlı unsurlarıyla hiç karşı karşıya gelinmedi, sıcak temas olmadı.
Operasyonun sahadaki komutanı tank taburunu sevk ve idare eden Tank Yarbay Hakan Pekin’di. Ancak, Pekin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kadar uzanan bütün sıralı üstleri, bütün operasyonu anlık olarak takip etti.
500’ü aşkın personel, 39 tank, 13 zırhlı muharebe aracı, 11 geliştirilmiş zırhlı personel taşıyıcı, 16 kobra, 4 kirpi, çekici ve diğer tekerlekli araçlarla gerçekleştirilen operasyon sonrasında, Süleyman Şah Saygı Karakolu’ndaki 4 araç da alınarak, 100 araçla Türkiye’ye dönüldü.
Araçların üzerinde Kürtçe ve Arapça olarak görev numaraları ve birlikleri de yazıldı. Operasyonun tek kaybı ise Başçavuş Halit Avcı’nın, operasyonu görüntülediği sırada gerçekleşen kazayla şehit düşmesi oldu.
Süleyman Şah Karakolu’ndaki personelle birlikte Türkiye’ye dönülürken, Eşme’de bir tank ile prefabrik yapıları ve yeni karakolu kuracak istihkamcı askerler bırakıldı.
Bu bölge için, Türkiye’ye dakikalarla ölçülebilen uzaklıkta olması nedeniyle daha fazla güvenlik önlemi alınmadı.
Başbakan hep ayaktaydı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 22.30’da geldiği Genelkurmay Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezi’nde, operasyon bitene kadar kaldı. Operasyondan hemen sonra da kapsamlı açıklamayı kendisinin yapacağını duyurdu. Harekât Merkezi’nde aslında Başbakan için hazırlanan dinlenebileceği bir oda da bulunuyor. Ancak Davutoğlu, bunu tercih etmedi ve bütün operasyonu takip etti.
Anlık olarak bilgi alan Davutoğlu’nun birliklere yönelik özel bir müdahale veya talimatı ise olmadı. Operasyondan hemen sonra Özel’den başlayarak, bütün askerleri ilk tebrik eden de Davutoğlu oldu.
Süleyman Şah Karakolu’nu aylardır koruyan 38 personele izin verildiği ve yakında “takdir belgesi” ile ödüllendirileceklerini de duyuralım.
Hedef Caber Kalesi
Süleyman Şah’ın cenazesi ve kutsal emanetler, operasyondan sonra, karakoldaki personelin nezaretinde Suruç’a getirildi. Eşme’de 48 saatlik bir sürede düzenleme yapıldıktan sonra cenaze ve emanetlerin buraya götürülmesi planlandı.
Ancak asıl hedefin, Süleyman Şah Türbesi’nin orijinalinin bulunduğu Caber Kalesi olduğunu belirtelim. Ankara, Suriye’deki şartlar normalleşince cenaze ve emanetleri buraya nakletmeyi ve Eşme’de “de facto” durum yaratarak Türk toprağı haline getirdiği bölgeyi boşaltmayı tasarlıyor.
Hükümet ve Genelkurmay’ın ilk andan itibaren eşgüdümlü olarak yürüttüğü operasyon böyle gerçekleştirildi.
“Sıfır risk” üzerine yapılan planlar için Ankara “Hedefe ulaşıldı” değerlendirmesini yaptı.