Sadece “infaz iyileştirmesi” nin yeterli olmayacağının altını çizen Araştırmacı yazar Hüseyin Demir,’ Adli sicil düzenlemesi ve Adli sicil affını içermeyen tüm af düzenlemeleri ya da infaz düzenlemeleri toplumun derdine derman olmaz ’dedi.
Toplumun uzun bir süredir af beklentisi içinde olduğunun altını çizen Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, ’Ulusal medyaya yansıyan “infaz iyileştirmesi” adı altında yapılacak bir düzenleme ile 3 yıldan fazla izinde bulunan açık cezaevinde kalan mahkumların durumlarına, çözüm üretilmesine ilişkin bir çalışmanın yürütülüyor olması, gerçekten sevindirici bir gelişmedir. 3 yıl süre zarfında, sayısız demecimizde bu durumun ısrarla çözülmesini gerektiğini defaatle dile getirdiğimiz gibi uzun yıllar af bekleyen kader mahkumlarının sesi olmak için af kanunun çıkarılmasındaki faydaları ve gerekliliği sayısız kez dile getirdik. Dile getirdiğimiz en önemli konuların başında cezasını çekmiş tahliye olmuş ama uzun yıllar ‘’sabıkalı bu’’ damgasına neden olan, toplumdan dışlanmasına, iş bulma konusunda bindir zorluğa neden olan, topluma adaptasyon konusunda en büyük engellerden biri konumunda olan ‘adli sicil kaydı’ konusunda da muhakkak bir defaya mahsus ‘’adli sicil affı’’ getirilmesi gerektiğini ve adli sicil kanununda toplum yararı düşünülerek bir düzenlemenin yapılmasına dair, sayısız çağrıda bulunduklarını dile getirdik.’ dedi.
Araştırmacı yazar Hüseyin Demir’den, ‘Adli sicil affı ve adli sicil kanunundan değişiklik önerisi’
Adli sicil kanununda bir düzenlemenin gerekliliği ve düzenlemenin içeriği konusunda ilgili genel müdürlüğe öneride bulunan ve bir düzenlemenin olup olmadığı konusunda bilgi talep eden Araştırmacı yazar Hüseyin Demir gönderdiği dilekçenin içeriği şu ifadelerden oluşmakta;
‘’Bilindiği üzere kesinleşmiş hükümlere dayanılarak ilgili hakkında ceza ve güvenlik tedbirlerine ilişkin bilgilerin tutulduğu sisteme “adli sicil” denilmektedir. Adli sicil kaydı, vatandaş ve yabancının devlet nezdinde kaydedildiği suç kaydı olarak ifade edilebilir.
Ceza veya güvenlik tedbiri müeyyidesini içeren her karar adli sicil kaydına işlenir. Ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumunda, bu karar adli sicil kaydına işlenemez. Bu nedenle ayrı bir sisteme kaydedilir. Bu durum esasen Adli Sicil Kaydı-Adli Sicil Arşiv Kaydı'nın dolaylı istisnasıdır.
Anayasa Mahkemesi Başkanı sayın Prof. Dr. Zühtü ARSLAN'nın da belirttiği üzere adil yargılama hakkının ihlalinin hat safhaya çıktığı bu zaman diliminde alternatif kurumların hukuki gerekliliği tartışılsa da,
Usulü hükümler yönünden gerekli başvuruyu etkili kullanamayan, kendisini ifade edemeyen bireylerin haklarının kısmi temini açısından alternatif müesseselerin etkin şekilde kanuni düzenleme altına alınması, şahıs ve kamu vicdanı nezdinde de az olsa hakkaniyeti sağlama amacını icra etmede önemli bir konuma haiz olacaktır.
Şöyle ki, olağan kanun yollarını süre aşımı yönüyle tüketen kişinin cezasının kesinleşmesi ve sonrasındaki sabıka süreci bu duruma basit bir örnektir. Bu şahısların hak kayıplarının önlenmesinde "Eski Hale Getirme" kurumunun gerekli işlevi sağlayamadığı açıktır.
Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemelerinin uygulama ve görüş farklılıkları nedeniyle aralarında iştirak iradeleri olmayan sanıkların aynı dosyalarında bir kişinin beraat kararı, diğerinin ise mahkumiyet aldığı bilinen bir gerçekliktir. Mahkumiyet kararı alan kişinin tek hatası dosyasının aleyhine düşünen daireye düşmesidir. Bölge Adliye Mahkemelerinde dosyanın bir günde onandığı dairelerin varlığı malumunuzdur. Bir gün içinde dosyanın onanması matematiksel olarak imkan dahilinde ise de hukuki olarak imkansızdır. Bazı Ceza Dairelerinde dosyaların yıllarca beklendiği ve bu şekilde dosyanın zamanaşımına uğradığı halde bir günde dosyası onanan kişinin adil yargılanmadığı açıktır. Uygulamada bu ve benzeri çözümsüz meselelerin önünün açılması konusunda kişiye belli şartlarda adli sicil kaydının özel silinme şartları oluşturulmalıdır.
"Adli Sicil Affı" yönünde bir kanuni düzenleme yapılacak olursa, sadece hakim ve cumhuriyet savcısının özel olarak görebileceği bir sistemle, vatandaşın ulaşamayacağı bir şekilde düzenleme yapılarak yumuşatılmış haldeki şartlarla "Adli Sicil Affı' kayıtlarının oluşturulup, arşive alınan belli kayıtların "af kaydına" alınması yönünde bir düzenleme yapılması kaçınılmazdır.
Bilindiği üzere Genel Müdürlüğünüzün yetki, görev ve sorumlulukları 10/1/2019 tarihli ve 27 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yeniden düzenlenmiştir.
Genel Müdürlüğün görevleri olarak;
-Adli konulara ilişkin kanunlarla ilgili inceleme ve araştırma yapmak, önerilerde bulunmak,
-Bakanlığa gönderilen kanun teklifleri hakkında görüş bildirmek ve ayrıca Bakanlıklarca gönderilen mevzuat taslaklarının Türk hukuk sistemine ve mevzuat tekniğine uygunluğunu incelemek ve bu konularda görüş bildirmek olarak belirlenmiştir.
Tüm kısa ve öz açıklamalardan yola çıkıldığında adil yargılama hakkının bu kadar fazla ihlal edildiği bu dönemde temel hakların ve adil yargılama hakkının korunması adına;
-İçtihat farklılığı,
-Dairelerin yerleşik olmayan uygulamaları,
-Bölge Adliye Mahkemelerinde tetkik hakim uygulamasının olmaması nedeniyle hakimlerin karar vermedeki hukuki vicdanı barındırmayan serbestileri,
-Adli sicil kaydının silinmesi ile ilgili olarak mahkemelerin uygulama birliğinin olmaması,
-Memnu hakların iadesi kurumunu yeniden düzenlenmesine rağmen etkili bir yol içermemesi ve şartların sınırlarının belirlenmesindeki yorum farklılıkları,
Gibi birçok nedenle, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nda değişiklik yapılarak adli sicil arşiv kayıtlarının silinme şartlarına dair özel bir düzenleme yapılması ile adli sicil kaydı - adli sicil arşiv kaydı ikili sistemine ek olarak "Adli Sicil Af Kaydı"nın getirilmesi elzemdir.
Bu açıdan sayın Genel Müdürlüğünüzün bu konuda kanuni bir çalışmasının olup olmadığı, yoksa çalışmaların yapılması konusunda özel istirhamlarımı sunar,
Saygılar dilerim.’’ ifadelerini kullandı.