Express’in haberine göre arkeologlar mekanizmayı ilk olarak 20. yüzyılın başında, 1901'de Yunan adası Antikythera kıyılarında buldu.

Antikythera mekanizması, mermer heykeller, zarif vazolar, parıldayan mücevherler ve antik sikkelerden oluşan geniş bir hazinenin içindeydi. 

Araştırmacılar ilk önce mekanizmanın bir tür aşınmış metal olduğunu ya da kimsenin ne yapacağını bilmediği eski bir sözlük olduğunu düşündü.

1902'de arkeolog Valerios Stais parçanın içinde bir dişli tespit etti, ancak 70 yıl kadar sonra Profesör Tony Freeth ve University College London (UCL) ekibi model üzerinde kapsamlı bir araştırma yaptı ve ilk röntgenini çekti.

Araştırma, eski Yunanların bir zamanlar bu cihazı astronomik konumlar ve tutulmaları yıllar öncesinden tahmin etmek için kullandıklarını gösteriyor.

Araştırmasının ardından Prof Freeth, Antikythera'nın binlerce yıl boyunca insan teknolojisinin hikayesini nasıl tamamen değiştirdiğini ve tarihi nasıl değiştirdiğini açıkladı.

BBC'nin 'Var olmaması gereken eski bilgisayar' adlı kısa belgeseline konuşan profesör, röntgen araştırmasından sonra cihazın yüzünde bulunan yazıtların gerçek anlamının deşifre edilmesine nasıl yardımcı olduklarını anlattı. 

Antik Yunanca'da bize nasıl çalıştığını anlatan binlerce metin karakteri var. Eski Yunan kozmosunu (Güneş, Ay ve gezegenleri) bir tür halka sistemi içinde sergiledi.

Teknoloji tarihini çok daha eski bir zamana götürdü. Antik Yunanların ilk önce bu teknolojiyi yapma fikrine sahip olmaları ve ikinci olarak bunu fiziksel olarak yapma yeteneğine sahip olmaları tamamen şaşırtıcı. Bu tek nesnenin bir sonucu olarak teknoloji tarihini tamamen yeniden düşünmek zorunda kaldık.

Cihazın neden icat edildiği sorusuna dair cevap ise, 'Yunanlıların astrolojik teorilerini hesaplamak için tasarlaması' olduğu düşünülüyor.

Prof Freeth, bugün gece gökyüzünün modellerini tahmin edebilmek doğal olarak kabul edilen bir şey olsa da, "O günlerde, bilimsel teorilerinizin mekanikleştirilebileceği fikri kesinlikle şaşırtıcıydı" diyor.

Bugün, Antikythera mekanizması Atina'daki bir müzede tutuluyor ve çoğu eksik olan 82 parçaya bölünmüş durumda.

Cihazın içindeki yazıtlarda ise bir çeşit kullanım kılavuzu var.

Araştırma ekibi, mekanizmanın fiziksel bir modelini oluşturmak için Yunan tekniklerini kullanacak. Böylece antik dünyanın daha fazla sırrının ortaya çıkarılması hedefleniyor.