Pek çok başarılı televizyon programına imza atan ünlü haberci Taner Dileklen ile yeni romanı “aşkım için”i ve yazar kimliğini konuştuk. Dileklen, yakın zamanda sürpriz çıkışlar da yapacak.
Röportaj: Nefes Yapım
Sizi haberci olarak tanıyoruz. Bu güne kadar pek çok başarılı TV programlarına imza attınız. Yıllar önce alanında ilk olan TV haberciliği adlı kitabınız sayesinde yazar kimliğinizle tanışmıştık. Sektördeki boşluğu dolduruyor mu bu kitap? Haberciler için başucu kitabı diyebilir miyiz?
Ben öncelikle TV habercisi ve programcısıyım. Uzun yıllar editör ve müdür ve koordinatör olarak, ana haber bültenlerini hazırlayan kadrolarda bulundum. 2004 yılından sonra TV programcılığı yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Şu anda Kanaltürk Televizyonu Aktüel Programlar Müdürü olarak mesleğimi sürdürüyorum.
Doğrudur ilk kitabım, bir meslek kitabı: “5N 1K Televizyon Haberciliği” sektördeki boşluğu doyduruyor mu bilemem ancak ben bir boşluk gördüğüm için yazmıştım o kitabı, yıllar önce…
O dönemde, İstanbul Üniversitesi Lisans Üstü öğrencilerine ders veriyordum. Teorik bilgilerimi tazelemek için, televizyon haberciliğine ilişkin kitap aradım. Bulamadım. Yazılı basın için vardı, ancak televizyon haberciliğine ilişkin yoktu. O nedenle yazdım, diyebiliriz. Ve çok sattı. Şu anda piyasada bulunuyor mu bilemiyorum ama hala beni arayıp soruyorlar. O nedenle de bir ara genişletilmiş yeni baskısını çıkartmayı düşünüyorum.
Şimdi ise ilk romanınızla gündeme geldiniz. Şiirsel anlatımı olan “aşkım için”i hangi duygularla yazdınız?
Bugüne kadar, haber ve realty gibi sert haber ve programlarla uğraştığım için olsa gerek. Eskiden yaz tatillerinde bu sertliği yumuşatmak için müzik klibi çekerdim. Sonra eğlence programları yapardım. Bu kitap da böylesi bir ihtiyaçtan doğmuş olmalı diye düşünüyorum. Ayrıca biz haberciler gün içinde bir yandan dolar ve bir yandan da yazarız. Ancak yazdıklarımız beynimize doldurduklarımızı karşılamaz çoğu zaman o nedenle yazmaya hep aç oluruz. İşte o nedenle belli bir noktadan sonra yazmadan duramaz hale geliriz. Ben o noktadayım. Ve niyetim önümüzdeki 5 yıl içerisinde Allah sağlık verirse en az 10 kitap çıkartmaktır…
Yazmayı seviyorsunuz. Peki, yazarken çektiğiniz zorluklar nelerdir? Zorluk çektiğiniz zaman ne yapıyorsunuz? Aynı kitap üzerine mi yoğunlaşırsınız yoksa birden fazla eseri eş zamanlı mı yazmaya çalışırsınız?
Evet çok seviyorum. Ve inanın yazarken hiç zorlanmıyorum. Her ortamda yazmaya karar verebilir ve yazabilirim. Ben yazarken tek kitaba yoğunlaşmam. Örneğin şu anda 3-4 kitap üzerinde birden çalışıyorum. Ve bu kitapları bir yıl içerisinde bitireceğim. Sonra da diğer kitaplar gelecek…
Yeni bir seri ile de okuyucu karşısına çıkmaya hazırlanıyorsunuz. Fantastik roman serisi yazmanızın özel sebebi var mı? Sizi bu türde kitap yazmaya iten sebepler nelerdir?
Bu türe 12 yaşındaki kızım için başladım. Şöyle ki, kızım haftada en az 4 kitap bitiren adeta kitap kurdu diyebileceğim, bir çocuktur ve hemen hemen yayınlanmış bütün fantastik romanları okumuştur. Bu romanlarda dikkatimi çeken en önemli unsur hemen hepsi batılı gözüyle yazılmış kitaplardır. Aslında batıya fantastik türü öğreten doğudur. O nedenle doğu ve Orta Asya motifleriyle bezeli bir kitap yazmak istedim ve bu kitap ortaya çıktı…
Ürkütücü olmayan ama etkileyici pek çok karakter göreceksiniz diyorsunuz. Şimdiden merak etmeye başladık bu seriyi. Ne zaman raflarda görebileceğiz? Sadece çocuklara hitaben mi yazıldı?
Bu kitap Dede Korkut öykülerinden yola çıkılarak ve birçok fantastik olay ve kahramanları içinde barındıran bir roman. Bu roman bir çocuk romanı değil aslında gençlerin ve hatta yetişkinlerin de ilgi göstereceğine inandığım bir roman. Ancak, çocuklar da okuyacağı için çok acımasız olay ve karakterleri bile çok korkunç göstermedim. Bu kitap en kısa zamanda raflarda olacak inşallah. Eylül ya da en geç Ekimde okuyucusuyla buluşacak inşallah!