Tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü, 4 Eylül'de İstanbul'da yapılacak olan "Gericiliğe, emperyalizme, darbecilere boyun eğmeyeceğiz" mitingine çağrı yaptı
Üzümcü, Yenikapı mitinginin demokrasi mitingi değil AKP güzellemesi olduğunu belirterek, "FETÖ'yü yaratan siyasetçiler bedel ödemiyor, bedeli akademisyenlere, sanatçılara ödetiyorlar" dedi.
4 Eylül'de bir grup akademisyen, sanatçı, gazeteci, siyasetçi, yazarın çağrısıyla İstanbul'da gerçekleşecek olan "Gericiliğe, emperyalizme, darbecilere boyun eğmeyeceğiz" mitinginin çağrıcıları arasında tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü de katıldı. Üzümcü, "FETÖ'yü yaratan siyasetçiler bedel ödemiyor, bedeli akademisyenlere, sanatçılara ödetiyorlar" dedi.
"FETÖ'YÜ YARATAN SİYASETÇİLER BEDEL ÖDEMİYOR"
Üzümcü, şunları söyledi: "Sosyalist Enternasyonel toplantısında sivil ve askeri darbe karşıtı yaptığım konuşma nedeniyle, bu siyasi iktidar beni işimden etti. Ve şimdi aynı siyasi iktidarın parayla tuttuğu troller neredeyse beni Fethullah Gülenci ilan edecekler. Öylesine müthiş bir karmaşa var ki... Bir kaos, bir girdap... O kaosun içine girmemek, çok ciddi bir irade gerektiriyor. Bu nedenle 4 Eylül'deki miting görüşümüzü, bakışımızı berraklaştıracak, aklımızı açacak bir miting olacak"
Darbe girişimi nedeniyle askeri okullara, liselere, kolejlere, birçok memura, hiç suçu olmayan tiyatroculara, akademisyenlere, demokrasi tarafında duran birçok insana bedel ödetildiğini vurgulayan Üzümcü, "Ama her nedense tüm bunlara neden olan, FETÖ'yü yaratan siyasetçiler bedel ödemiyor" dedi.
"YENİKAPI, DÜZEN SİYASETİ GİBİ RUHSUZ, NAYLON BİR YER"
Yenikapı mitingini de eleştiren Üzümcü, "Demokrasi, toplumdaki azınlıkların da hakkını korumak üzerine kurulmuş bir sistem. Türkiye'de sosyalizme inananların sayısının daha az olması, sosyalizmin yanlış olduğu anlamına gelmez. Demokrasi mitinglerinde az destekçili partilerin bulunmaması demokrasinin bir ayıbıdır. Gerçek anlamda demokrasi herkesin katılımıyla olur. Yenikapı alanı, AKP güzellemesine uygun olarak yapılmış bir mekandır. Dikkat ederseniz 1 Mayıs'ta da Türkiye işçi sınıfına gösterilen mekan burasıdır. Buraları gösteri için yapmışlardı ancak buranın bir ruhu yok, burası naylon bir yer. Burası deniz doldurularak yapılmış, ruhu olmayan, geçmişi olmayan bir yer. Bu ruhsuzluk, Türkiye'deki genel düzen siyasetine de çok benziyor. Bir kabalık, bir zevksizlik hakim. Malesef böyle bir sıkıntı var" diye konuştu.
"BU ÜLKEDE BİR ALTERNATİF VAR"
AKP'nin gericilikten ve emperyalizmden beslenen siyasi bir akım olduğunu ifade eden Üzümcü, şöyle konuştu: "Çok kullandıkları bir 'dava' söylemi var. 'Dava' diyorlar, 'Davaya sahip çıkmak' diyorlar. Uzun zamandır merak ediyorum, bu davanın ne davası olduğunu. Neye karşı? Mesela cumhuriyete karşı olduğunu düşünüyorum ben bunun, ama bugün yapılan bir açıklamada bu siyasi hareketin lideri, 1400 yıllık bir dava olduğunu söyledi. Bana çok ilginç geliyor. Ne olduğuyla ilgili bir sıkıntım var. Bir türlü anlayamıyorum bunun ne olduğunu. Çünkü, tarih üzerinde kurulmuş devletlere, imparatorluklara, onların siyasi yapılarına bakıyorum; burada müthiş bir yanlış bilgilendirme, tarihi yanlış algılama, yanlış okuma olduğunu görüyorum. Osmanlı İmparatorluğu'nun sistemi, toprak alan, o toprakta yaşayan insanları vergiye bağlayan ve bu şekilde büyüyen bir organizma gibidir. Ve sanayi devrimini ıskaladığı için de bu hantal imparatorluk ölür gider. Tarihte birçok şeyi ıskalayan imparatorluklarda olduğu gibi. Normaldir yani. Roma İmparatorluğu da bir şeyleri ıskaladı, Amerikan İmparatorluğu da ileride bir şeyleri ıskalayacak. Bunu herkes görüyor ve biliyor, en azından tarihi iyi okuyabilenler bunu görüyorlar. Çok değerli olan, tekrarı olmayan insan ömürleri yok oluyor, eriyip kül olup bitip gidiyor. Eh şimdi Osmanlı bu davayı başaramadı mı? Bu geliyor benim aklıma. Dünya coğrafyasında kurulmuş en büyük imparatorluklardan biri olan Osmanlı İmparatorluğu bir davayı mı başaramadı, yoksa bir dava uğruna başka bir davayı mı ıskaladı? O kadar yanlış okuyoruz tarihi, maalesef bu demokrasi mitingleri de böyle oluyor. Yani bu yanlış okumanın izinden gidildikçe, demokrasi mitingleri de bir yanlış okuma birlikteliği haline geliyor. Ve alternatifleri var bu ülkenin. Ancak alternatiflerin üzerine tıpkı artık günümüzde olduğu gibi çok fazla yükleniliyor. Yani sayıca fazla olmayan insanlar seslerini duyurmaya çalıştıkça, türlü türlü yaftalara maruz kalıyorlar. Yani demokrasi mitinginde mecliste bulunan dört parti bile bir araya gelemedi"