CHP’li Torun, Ordu-Giresun Havalimanı’ndaki skandalı SÖZCÜ’ye anlattı: Seyit Torun, VIP’ten AKP ilçe başkanlarının bile geçtiğini belirterek, “Ekrem Bey ve ailesi misafirimdi. VIP’ten yolculuk hakları vardı. Ordu Valisi partizanlık yaptı” dedi.
İstanbul'un seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tarihi Karadeniz Gezisi'ni baştan sona gazetem için yerinde izledim. Sadece miting alanlarında değil, sokaklarda da vatandaşlarla konuştum. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun'a yol boyunca tanık olduğumuz anları da Ordu-Giresun Havalimanı'nda yaşanan VIP krizini de sordum. İşte Seyit Torun'un yanıtları…
– Neler oldu havalimanında?
Vali, İmamoğlu'nun VIP salonuna girişini engelledi. İmamoğlu'nun hakkı olmadığını söylüyor. Oysa İmamoğlu'na ben refakat ediyorum. Başka milletvekillerimiz de var. İmamoğlu benim misafirim olarak VIP'ten yolculuk yapabilir. Kaldı ki başka milletvekilleri de aramızda. Bizim heyetimize dâhil herkesin VIP'e girme hakkı vardır. AKP il başkanı gibi gelen talimatları uyguluyor. Partizanlık yapıyor. VIP'ten kimin geçip geçemeyeceğiyle bile ilgileniyor. VIP'ten geçişlerde İmamoğlu'na uygulanan kural, AKP ilçe başkanına bile uygulanmıyor.
MİSAFİRE SAYGISIZLIK YAPILDI
– Vali ile tartıştınız mı?
Ben değil, o benimle tartıştı. Ordu Valisi, her şeyden önemlisi, misafire saygısızlık yapmıştır. Bizde evine gelen birini kapıya kadar uğurlamak, kapılardan geçirmek adeti vardır. Kaldı ki İmamoğlu ile özel uçakta ben de olacaktım. İmamoğlu benim misafirim, bana refakat eden bir özel uçak yolcusu idi. Yanında annesi ve babası var. Vali misafirlerimize büyük saygısızlık etmiştir. Vali kendisine verilen talimatı uygulamıştır. İmamoğlu'nun Ordu, Giresun ve Trabzon bayramlaşmaları birilerini fena halde rahatsız etti. İmamoğlu'na her türlü zorluk çıkarmak gerekiyordu ve ellerinden gelen her şeyi denediler. Ordu'da VIP'e alınmamak da buna dâhildir. İstedikleri kadar VIP'e almasınlar, İmamoğlu tüm Türkiye'nin kalbine girmiştir. İmamoğlu'na bütün kapılar açıktır. Şehrimizi temsil eden valinin öncelikle bunu bilmesi sonra da devlet adamlığının ne olduğunu hatırlaması gerekiyor.
SEÇİM ÇALIŞARAK KAZANILIR
– İstanbul seçimlerine gelelim… Öyle ya da böyle, seçim tekrarlanıyor. Her şey çok güzel mi yoksa çok zor mu olacak?
Çok, çok güzel olacak hem de! Bunu her gittiğimiz yerde görüyoruz. Ekrem Bey'in en ufak bir çarşı pazar ziyareti bile bir mitinge dönüşüyor. AK Parti'ye oy vermiş seçmen bile, bir vicdan muhasebesi içinde, bir hakkın teslimi olarak Ekrem Bey'i destekleyeceğini ifade ediyor. İstanbullu bu seçimi kimin kazandığını, hangi sonucun meşru olduğunu gayet iyi biliyor. Ama bu demek değil ki “Her şey çok güzel olacak, biz bu seçimi kazandık.” Sandığa gitmeyen ya da farklı adaylara oy vermiş kitlelere ulaşarak, mutlaka onların kararlarını değiştirmek zorundayız. Seçim, çalışarak kazanılır. Hiç hız kesmeden çalışmaya devam ediyoruz.
HAKLARINA SAHİP ÇIKACAKLAR
– Bütün bunlara bakarak İstanbul seçimleri ne olur?
Hakkın teslimi adına, Türk demokrasisi adına çok önemli bir seçim bu. İstanbullular sadece bir oy vermeyecek, kendi haklarına da sahip çıkacaklar. Açık ara alacağız, göreceksiniz.
– Ekrem İmamoğlu ismini kim buldu? Ben kendisine de sordum, “Abdullah Gül'ün adayı mısınız?” diye, “Kendisini sadece bir kez gördüm hayatta” diye yanıt verdi…
Kadir Topbaş görevden el çektirildiğinde, bizim adayımız Ekrem İmamoğlu olmuştu. Demek ki Sayın Genel Başkan'ın takibindeymiş, aklında varmış. Bir aday profil araştırması da yaptırdık.
– Ekrem İmamoğlu'nun CHP'nin Karadeniz düğümünü de çözecek bir isim olduğu konuşuluyor. Bu bayram ziyaretini de o kapsamda mı düşünelim?
Bizde, Karadeniz'de adettir. Ülkenin, hatta dünyanın neresinde olursak olalım, bayramda memlekete gidilir. Yine bizde, bayramda mezar ziyareti de önemlidir. Ekrem Bey zaten her bayram gidiyordu aile ocağına, bu bayramı da yine orada geçirdi.
– Ben baştan sona izledim bu seyahati. Bayram ziyaretinin çok ötesinde bir olaya dönüştü… Siz de oradaydınız, nedir bu?
26 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Bugüne kadar böyle bir coşku, böyle bir kalabalık, ama en çok da böyle bir sevgi görmedim. Benzer sayıda kalabalıkları meydanlara toplayabilirsiniz, fakat siz de bizzat şahit oldunuz… Yol boyu otobüsün önünde sevgi selleri oluştu. Gençler, kadınlar, her siyasi görüşten erkekler… Ah hele o canım Karadeniz kadınları, değneği ile zor yürüyen yaşlı teyzeler… Otobüs camlarını öpüyorlardı, daha önce görülmemiş şeyler bunlar, inanın.
– Bir teyzeye sordum miting alanında “Nesini seviyorsunuz ?” diye, “Onun yüzünde Rabbi Yessir var” dedi…
Ne güzel bir söz… Ben de “Rabbi temmim bil hayr” diyorum o halde! Yani bu işi hayırla tamamla…
– Miting alanlarında izlenimleriniz neydi?
Çoğunluğu farklı siyasi partilerin seçmenleri idi. Siz de gördünüz, ülkücü işareti yapan gençler, başı örtülü kadınlar… Hepsi bir aradaydı. Bir de mitinglerde genelde en önde coşkulu bir küçük kalabalık olur, onlar slogan atar, onlar coşturur. Karadeniz buluşmasında alanlarda, her yerde coşku vardı. En arka sıralar bile “Her şey çok güzel olacak” diye bağırıyordu.
– Neyi habercisi bütün bunlar?
Tarihi günler bunlar, Türkiye'de siyasette bir kırılma yaşanıyor. Bu millet artık kutuplaşmaktan, kavgadan gürültüden bıktı usandı. İnsanlar “birleştirici bir isim” arıyor. Ekrem İmamoğlu bu arayışta, kiminin ağabeyi, kiminin kardeşi, evladı oldu…
– AKP de aynı anda tüm ağır topları ile Karadeniz'deydi…
Süleyman Soylu aynı gün Trabzon'a indi biliyorsunuz. Yaşananları da herkes gördü. Nurettin Canikli Giresun'a geçti. Numan Kurtulmuş da burada, Ordu'da. Büyük bir panik içindeler. Ama ne yapsalar olmaz artık. Toparlayamazlar.