Başta yonca ve saman olmak üzere hayvan yemlerinin fiyatları yükselmeye devam ediyor. 30 kuruş olan samanın kilogram fiyatı 60 kuruşa çıktı.
Türkiye’de et fiyatlarını düşürebilmek için yoğun bir şekilde et ithalatı gerçekleştirilirken, iç piyasada eksikler bitmiyor. Yerli üretici hayvanlarını düşük fiyatlardan satmak zorunda kaldıklarını ileri sürerken, girdi maliyetlerinde de artış meydana geliyor: Hayvancılıkta en önemli girdi kalemini oluşturan yem fiyatları bu girdi maliyetlerinin en önemli kalemini oluşturuyor. Konya yöresinde hasat sezonunda 25-30 kuruş olan samanın balya kilogram fiyatı 50-60 kuruşa çıktı. Yani ikiye katlandı. Yaz aylarında kilogramı 50-60 kuruş olan yoncanın fiyatı 80-100 kuruş arasında seyrediyor. Ki bu da yüzde 65’i geçen artışa işaret ediyor. Erzurum yöresinde ise samanın kilogramı 70 kuruş, çayır otunun kilogramı 0.90 ile 1.1 TL arasında, yoncanın kilogram fiyatı ise 0.90 ile 1.1 TL seviyelerinde seyrediyor.
FİYATLARA YANSIR
Son 4-5 aydır ülkeye giren hayvan sayısının arttığına dikkat çeken Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Profesör Süleyman Soylu, “Besici bu hayvan girişine hazırlık yapmadı. Yem ihtiyacında artış yaşandı. Talep artınca da fiyatlar yükseldi. Yaz döneminde kaba yemi toplayanlar da oldu. Net bir maliyet artışı olacak. Bu da et ve süt fiyatlarına yansıyacak”dedi. Türkiye’de hayvanların ihtiyacını karşılayacak düzeyde yem üretilmediğine dikkat çeken Soylu, “Ciddi bir kaba yem açığı var. Ayrıca fabrika yemlerinin ham maddesini oluşturan mısır ve arpanın da fiyatı yükseldi. Toprak Mahsulleri Ofisi mısırın alım fiyatını ton başına 760 TL olarak açıkladı. Piyasada ise 850 liraya kadar çıktı. Arpa fiyatı da 700 liradan 900 liraya yükseldi. Gittikçe ithalata dayalı bir sisteme doğru sürükleniyoruz. Kısa süreli ucuz et girmesi sorunu çözmüyor” diye konuştu.
ÜRETİCİ ZORLANIYOR
Geçen yıl 1 dekardan 700 kilogram verim alınırken, bu yıl 240 kilogram verim aldıklarını belirten Erzurum Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni ve Hayvan Besleme Bölümü’nden Profesör Armağan Hayırlı da, “Bunda iklim şartlarının büyük etkisi var. Yem girdi maliyetleri arttığı için et ve süt maliyeti de geçmiş yıllara kıyasla daha da arttı. Hesaplarımıza göre 1 kilogram karkasın üretim maliyeti Türkiye’de yaklaşık olarak 25.30 TL, sütün bir litresinin maliyeti de 1.38 TL. Üreticiler buna isyan edip iflas bayrağını çekiyor. Üreticiler iflas ederse sadece et üretimi değil, zirai üretim de dibe vurur. Et aldığımız ülkelerin bir dekardan aldıkları ürün Türkiye’nin 4-5 katı olduğu için hayvanları sürekli yayılımda ve ek yemlenmeye gerek duymuyor. Erzurum 2-3 ay yayılımda Arjantin ise 12 ay. Bu yüzden Türkiye’de et ve süt üretmek çok pahalı” diye konuştu.
DEVLET DESTEĞİYLE ÇÖZÜLÜR
Ülkemizde 2000’de kişi başına düşen et tüketiminin 8, şimdi ise 16 kilogram olduğunu dile getiren Çiftlik Yönetimi ve Yem Bitkileri Uzmanı MÜSİAD Gıda Sektör Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi Eşref Şekerli, “Nüfus 80 milyon, 20 milyondan fazla turist geliyor ve 5 milyon da mülteci var. Ancak 2000 ile 2017 arasında, hayvan sayısının artan talebe göre yükselmediği görülüyor. Tüketim artarken, yem bitkisi üretim alanları da artmıyor. Bu yüzden kaba yem açığı oluşuyor. Daha yüksek süt ve et veren ırka kayış var. Bu da bitkisel üretim açığını arttırıyor. Kaba yemin önemi kavrandıkça açık daha da büyüyecek. Fransa ve Almanya’da ekilebilir alanın yüzde 40’ında yem bitkisi var. Türkiye’de ise yüzde 8. Devlet yem bitkilerinin önünü açsa, üreticiye destek verse bütün problem kendiliğinden çözülecek. Hayvanı daha ucuza mal eden ve bize satan ülkelerin ortak paydasında kaba yeme hakimiyet var” ifadelerini kullandı.