Yiğit Bulut: Atatürk'ü öldürenler Gezi'nin arkasındakiler.
Son olarak geçtiğimiz günlerde yaptığı “3 silahım var Erdoğan’a dokunanı yakarım” sözüyle sosyal medya gündeminin üst sıralarına tırmanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yiğit Bulut, Star gazetesindeki köşesinden yine çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. “Çok mu rahatsız oldunuz?” başlıklı yazısında Bulut birbirinden ilginç iddialarda bulundu.
İSMET PAŞA’YI “İŞBİRLİKÇİLİKLE” SUÇLADI
Milli Mücadele kahramanı, 2.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü “işbirlikçikle” suçlayan Yiğit Bulut, “Atatürk’ün ortadan kaldırılması” ile Gezi olaylarının arkasında aynı gizli örgütün olduğunu savundu.
İşte Yiğit Bulut’un şok iddialarının yer aldığı yazısı…
“Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’nın ekibiyle birlikte aldığı “Avrupa’ya ödenen faize dur” deme kararını televizyon programında anlatmam, tekrar etmem ve detaylandırmam bazılarını çok rahatsız etmiş, ediyor ve ben anlattıkça da etmeye devam edecek… Tarihi çarpıtmaya çalışırken attıkları başlık da çok ilginç; bu sadrazam Rusçuymuş…
YAPSINLAR ellerinden geleni yapsınlar… İnanın hiç önemli değil, tarih çöplüğümüz kendi ecdadını koruyanların, bu coğrafyanın hakkını vermeye çalışanların, “karalandığı” sayfalarla dolu…
Bu “neo jön kafalara” göre Menderes de “asılması gereken” bir lider… Ülkeyi kaos’a sürükleyen, YABANCI GÜÇLERE boyun eğmediği için yok edilmesi gereken bir siyasetçi… Erdoğan’a tam kadro neden saldırdıkları da bu bakış açısından çok açık ve net!
Sevgili dostlar, inanın hiç değişmedi… Tanzimat, İttihat, İnönü dönemi ve sonrasında takip eden “işbirlikçi” süreçler, o günden bugüne hiç değişmedi… Bu tespitler ışığında sizden ricam aşağıdaki satırları çok dikkatli okuyun ve BU İŞBİRLİKÇİLERİN neler yaptığını, bugün ne yapmaya çalıştıklarını detaylı bir şekilde sorgulayın…
Sevgili dostlar, çok eskiye gitmeyelim daha yakından başlayalım… “Turgut Özal, Eşref Bitlis, Adnan Kahveci, Uğur Mumcu… Hepsi 6 aylık bir süreçte, aynı zincirin halkaları gereği ortadan kaldırıldı…
Evet, doğru okudunuz aynen Nizamülmülk’ten bugüne “bu coğrafya, bu millet ve bu millet için kalbi çarpanlara” olduğu gibi… Bu ülke için canını veren şehitlerimiz, o günden bugüne bu topraklara düştüler, bu coğrafya, bu ülke, bu millet, bu ümmet için…
Sevgili dostlarım, Gezi olaylarından bugüne Türkiye’de sahnelenen oyunu dikkatle izliyorum… Bütün bu gördüklerimiz ve incelediklerimizde derin ve net izler var. Çıkan sonuç da çok açık; Gazi Mustafa Kemal’in ölümü dahil sonrasında yaşanan bütün bu tip olaylarda yani “kritik olanın ortadan kaldırılmasında” aynı örgütlenmenin izini bulabiliriz! Bu noktada hemen sorayım; Özal’ı zehirlendi mi tartışması yaparken şu acı gerçeği neden atlıyoruz; YERLEŞİK DÜZEN’e biat etmeyen Menderes’i astırarak öldürtmediler mi? Tekrar ediyorum; Menderes cinayeti ve failleri yeterince açık olarak ortada değil mi! İyi DÜŞÜNÜN!
Bu topraklarda doğup, bu topraklarda kurulan devletleri büyüten-koruyan ve “onların içerideki düzenlerine karşı savaşan” kimse yoktur ki her türlü saldırıya maruz kalmasın hatta hayatını kaybetmesin! Kim ki bu devleti genleştirmek-güçlendirmek ve içerideki yerleşikleri bitirmek için uğraştı “1001 yöntemle” aramızdan ayırdılar!
Bu noktada soralım; kim bunlar? 1923′ten hatta 1938′ten bugüne, olaylara nasıl bakılmalı?
Gazi Mustafa Kemal dosyası çok derin ve konuyu “Mustafa Kemal-Enver-Vahdettin” arasında geçen son konuşmadan itibaren ele almak, İngilizlerin durumunu da denkleme katarak incelemek gerekli. Bu dosyayı açmaya bir yazı yetmez, tek bir not düşeceğim; Gazi’nin özellikle 1933 sonrası dönemi Özal’ın son dönemine benziyordu. “Olgunluk dönemi” farklı görüşlerin önünü açmıştı. Bugün gördüğümüz “yerleşik düzenin” özü-temeli o günlerde atılmaya başlanmış ve “ÖRGÜTLENMELER de ilk filizlerini” vermeye başlamıştı! Burada duralım ve bir not düşelim; bu konu çok hassas, Türk kamuoyu bu konuyu tartışmaya hazır olduğunda ele alacağım…”