Diyarbakırda açlık grevi yapan BDPli Sırrı Süreyya Önder, Bu eyleme katılarak insanlığa borcumu ödüyorum dedi ve ekledi: Devletin kör ve sağır duruşu sürerse Öcalan da açlık grevine girebilir
Açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülere destek ve çözümü hızlandırmak amacıyla, önceki gün Diyarbakır'da açlık grevine başlayan BDP'li milletvekilleri ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, bugün eylemlerinin üçüncü gününe girdi. Eylemi Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binasında sürdüren BDP'lilerden İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Belediye Başkanı Osman Baydemir yer yatağı serdikleri odalarında AKŞAM'ı konuk etti.
AçlIk grevlerinde gelinen noktayı ve eyleme katılma nedenini AKŞAM'a anlatan Önder'in açıklamalarının satır başları şöyle:
60'ncI güne kadar çabaladık. Sonunda her yolun Başbakan'a çıktığı, her şeyin onun iki dudağı arasında olduğu anlaşıldı. Çarelerin tükendiğini görünce son bir çırpınışla ölümlere engel olmak için 'siz durun biz ölelim' demekten başka şey kalmadığını hissettik.
ÖCALAN DA GİREBİLİR
Hükümet çevreleri açlık grevine giren insanları görmezden gelip 'BDP yapsın' demeye başladı. Bu söylemdeki ahlak sorgulanmıyor. Aha BDP girdi. Şimdi? Bunları bize söyleyenler Allah'ın orucunu bile tutarken, akşamı edene kadar kılı kırk yarıyorlar. Bu eylem onlara da bir cevaptır.
Bu kör sağır duruşları devam ettiği sürece bütün BDP, hatta Öcalan'da açlık grevine girebilir. 'Açlık grevindekilerin sesi duyuldu, bıraksınlar' deniliyor. Açlık grevleri bir megafon eylemi değildir. Sesimiz duyuldu da ne oldu?
Hükümetin yetkileri arasında olmayan tek şey, yasal olarak öldürme hakkı. Onu da gayri yasal olarak kullanıyor ve ölümleri görünmez kılıyor. 'İdam' söylemiyle, öldürme yetkisini de yasal çerçeveye oturtmak istiyorlar.
Gandİ'nİnkİ soylu direniş de. Hamo'nunki değil mi? Hamo Kürt diye mi sayılmıyor?
Zİndanlardan eğer bir tabut çıkarsa bu ülke bölünür. Hükümet, hala ortak bir yaşam için mücadele edenin umudunu da öldürmüş olur. Bu tehdit, şantaj değil. AK Parti'ye oyunu veren Kürtler de çözüme dair bir umut yarattığı için verdi. Hala ortak vatana inanan bir insan olarak söylüyorum bunu. Kürdün 'alın atınızı, ne edeyim tımarınızı' demesine çok az bir süre kaldı. Böyle giderse AKP, bu bölgede siyaset yapacak Kürt bulamaz.
Artık arabulucu değil eylemciyim
Artık bir arabulucu olarak konuşmuyorum. Artık bir açlık grev eylemcisi olarak konuşuyorum. Onursuzluğa razı olamam. Ölüm dahil ne gelirse gelsin. Seçildiğimden beri derin bir uykuya hasrettim. Vicdandan daha yumuşak bir yastık, erdemli davranmaktan daha ortapedik bir yastık daha icat edilmemiştir. Açlık grevi yaparak insanlığa olan borcumu ödüyorum. Bu açlık grevi anayasal bir çalışma olarak bile kabul edilebilir.
Ömrüm hak arama direnişlerini kutsayarak geçti. Direniş, kendin için istediğini bütün insanlar için isteme halidir. Benim yüzüm ak! 27 Nisan muhtırası olduğu gün sabah saat 09'da Galatasaray Lisesi'nin önünde 'bu muhtırayı yapanlar yargılansın' diye eylem yaptım. 28 Şubat'a, başörtüsü yasağına aynı şekilde karşı çıktım. Sağcı, solcu, Ermeni, Kürt, Türk ne olursa olsun pasaport sormadan onların yanında oldum.
AKP RİYAKARLIK YAPIYOR
Başbakan'ın 2023 vizyonunda 'anadilde savunma olacak' dediği hafta, biz anayasa Komisyonu'nda anadilde savunmayı görüştük. AKP buna temelden karşı çıktı. Bu riyakarlık değil mi? Bizi oyalıyorlar. Şimdiye kadar Kürt ne almışsa, direne direne, öle öle, can vere vere aldı.